Köşe Bucak Hasankeyf
28 Mayıs 2007 Hasankeyf
Bugünü Hasankeyf?te gezerek ve dinlenerek geçirmek istiyorum. Bütün gün buradayım ve doyasıya gezeceğim. Hava çok güzel ve şehir bugün daha sakin görünüyor. Dün Pazar günü olması dolayısıyla çok kalabalıktı. Rahatça gezebileceğim ve bolca fotoğraf çekeceğim.
Gezintime Kale?den başlıyorum. Kalenin akrepli kapısından geçerek yukarıya çıkıyorum. Hasankeyf tarihi köprüsü ve şehri kuşbakışı izliyorum bir süre. O kadar güzel bir manzara ki hiç ayrılmak istemiyorum buradan. Uzun uzun seyre dalıyorum. O tarihi kalıntılarda yaşayan hayatları getiriyorum gözümün önüne. Heyecanlanıyorum biran, nasıl günlerdi acaba diye düşünmeden edemiyorum. Ardından karşı taraftaki Zeynel Bey türbesine bakıyorum. Çevresinde kazı çalışmaları devam ediyor. Sonra arkama dönüp, boylu boyunca uzanan Dicle Vadisini izliyorum. O kadar güzel ki, sular altında kalacağına inanmak dahi istemiyorum. Tepemde uçan yırtıcı kuşlara takılıyor bir ara gözüm. Özgür ve mutlu bir şekilde kanat çırpmadan süzülüyorlar gökyüzünde.
Kale üstünde epey gezdikten sonra Hasankeyf?e geri iniyorum. Karnımı doyurmak için tercihimi dürümden yana kullanıyorum ve bir süre internet kafede sevdiklerimle konuşarak vakit geçiriyorum. Yalnızlık biraz sıkıcı gelmeye başladı. Özlem duygularım yine çoğaldı içimde. Kafayı dağıtmak istiyorum, sevdiklerimi düşünmeye biraz ara vermeliyim. Tekrar gezmeye çıkıyorum. Bu defa ters istikamete, Dicle Nehrinin diğer kıyısını gezmeye gidiyorum. Yeni köprüyü ve tarihi köprüyü geziyorum. Kalenin heybetini birde bu taraftan izliyorum. Zamanında açılmış gizli tüneller ortaya çıkmış. Zikzak şekilde kalenin altından üstüne kadar çıkıyor.
Gezmenin ardından yoruluyorum ve öğretmenevindeki odama giderek biraz dinlenmeye çekiliyorum. Yatağıma uzandım, müzik dinliyorum. Anne ve babamla telefonda görüşüyorum. 16 gündür görmüyorum ve yollardayım. Her şey yolunda gidiyor ve planıma göre 87 gün sonra İstanbul?da olacağım. Gün bitmek üzere, kapının önüne çıkıp sandalyeye oturuyorum. Karşımda oynayan kırlangıçların dansını izledikten sonra saç tıraşı olmak için berbere gidiyorum. Saçlarım uzamış ve rahatsız ediyor. Berber arkadaşla güzel bir sohbet ediyoruz saçlarımı keserken. Doğa Derneği üyesi olduğumu öğrenince başkan ve çalışanları tanıdığını söylüyor ve başlıyor isimlerini saymaya. Akşam iş çıkışı oluyor ve Osman Ağabey ile buluşuyoruz. Birazda onunla vakit geçiriyorum. Birlikte eve giderek akşam yemeği yiyoruz. Ardından yatmak için ayrılıyorum yanlarından, eşine ve Osman Ağabeye sabah erken yola çıkacağımı söylüyorum. Her şey için teşekkür ederek öğretmenevine geliyorum. Sabah ola hayır ola?
Sevgi ve Saygılarımla…
Bu nasıl bir yer yaaaa…muhteşem…tarih ve doğa süper…paylaşım için teşekkürler serkan.