10 Ağustos 2013
Merhaba Sevgili Arkadaşlar,
Pedalla Kaz Dağları turumuzun 3.gününde rotamız Ayazma’dan hareketle Çan ve Yenice olacak. Çan’a kadar ana yola paralel dağ yolunu kullanacağız. Yine güzel bir gün bizleri bekliyor.
Ayazma sabahında hepimiz çadırdan dinç olarak çıkıyoruz. Hava o kadar güzel ki bir an önce çadırdan çıkıp oksijeni bol olan havayı solumak istiyoruz. Bugün turumuzun 90 km’lik en uzun yolu olacak. O nedenle toplanıp bir an önce Ayazma’yı gezip, ardından kahvaltı için Evciler kasabasına gitmeliyiz.
Çadırları toplarken Kerim’in lastik değiştirdiğini görüyorum. Dün patlayan lastiğini onarmıştık ama sabaha kadar tekrar inmiş havası. Hemen Gökçe’den aldığımız yedek iç lastiği takıyoruz ve ardından Ayazma’yı gezmeye çıkıyoruz.
Ayazma Mesire alanından fotoğraflar ile sizleri baş başa bırakıyorum.
Muhteşem doğası ile bizleri büyülüyor.
Küçük şelaleler çok güzel görünüyorlar.
Bugün pazar, piknikçiler gelmeye başladı bile. Daha saat 8 bile değil 🙂 masalar kapılıyor…
Nil, Oktay ve Murat kameraya poz veriyorlar. 😉
Biz buralarda gezerken bisikletlerimiz yukarıda bizi bekliyorlar.
Tam hareket etmek için hazırlanırken Kerim’in lastiğinin tekrar indiğini görüyoruz. Yine hızlıca söküp yama yapıyoruz. Ama bu sırada Ayazma’nın bekçisi geliyor ve adamdan kaçamıyoruz. 🙂 Başlıyor bizlerden ücret toplamaya. Normalde kamp ücreti 20 TL ama sizlerden kişi başı 5 TL alacağım diyor. 20 TL’ye 5 TL bir şey değil diye düşünen arkadaşlar para vermeye başlıyor. Ama oradan birisi fişin üzerinde otomobil yazdığını görünce itiraz ediyoruz. Gece burada kaldığımızı nasıl olsa kanıtlayamaz. Kişi başı ücreti neyse verelim diyoruz ama amca onu kabul etmiyor. 5 TL’de 5 TL diye ısrar edince sinirleniyoruz ve ücret ödemeden gitmek için harekete geçiyoruz. Amca da bizim inadımıza yenik düşüyor ve peşimizi bırakıyor. 🙂
Ayazma’dan ayrılmadan önce köprü üzerinde ekip ile birlikte toplu fotoğraf çekiliyoruz. Hava serin olduğundan yavaş yavaş inmek üzere Murat yola çıkmış bile. O nedenle onu bu karede göremiyorsunuz.
Saat 8.oo’de hep birlikte yavaşca inişe başlıyoruz. Yolun güneşli tarafından giderek ısınmaya çalışıyoruz fakat vadi içinde olduğumuzdan pek güneş göremiyoruz.
Çok kısa sürede Evciler’e vardık ve kahvaltı yapmak için hemen bir börekçi bulup oturuyoruz. Sıra ile böreklerimizi alıp çay ve meyve suyu eşliğinde karnımızı doyuruyoruz. Uzun süre yemek bulamayız diye tıka basa yiyoruz. 🙂 Bu yolu hep birlikte ilk defa gideceğiz.
Evcileri’den 9.30 gibi anca çıkıyoruz. Hafiften tırmanış başlıyor. Hatta yer yer ağırlaşıyor da. 🙂 Nil ve Murat muhabbet ederek rampanın üstesinden gelmeye çalışıyorlar. 🙂
Bir süre asfalt yolda gittikten sonra yolun zemini stabilize oluyor. Yol yapım çalışması nedeni ile ilerlemekte zorlanıyoruz. Çok nadir araç geçiyor yoldan, geçenler de bizi tozu dumana katıyor. Biraz ilerledikten sonra yol üzerinde bulunan çeşmede mola veriyoruz. Bu hepimize iyi geliyor.
Molanın ardından tekrar yola koyuluyoruz. Bozuk yolda çıkış hala devam ediyor. Artık inmek istiyoruz… 🙂
Dileklerimiz kabul oldu ve zirveye ulaştık. Burada çeşme başında toplanmak için duruyoruz. Mataralarımızı doldurup son kişi gelene kadar bekliyoruz. Sonuncu geldikten sonra biraz daha dinlenip ardından inişe geçiyoruz. Zemin bozuk olduğu için sürekli birbirimizi uyararak iniş yapıyoruz. Mıcır ve toprak, inişlerde çok tehlike oluşturuyor. Hızlı olmayı bırakın yavaş giderken bile düşmemek elde değil.
Hemen önümde Nil gidiyor ve yer yer arkasından yavaş inmesi için uyarıyorum. Bir ara gözden kayboluyor ve bisikleti elinde yolun kenarına çekilirken görüyorum. Ne olduğunu ilk bakışta anlamadım ama yanına vardığımda üzerinin tozunu silkerek düştüğünü söylüyor. Çok yavaş olmasına rağmen yolun azizliğine uğrayarak kendini yerde bulmuş. 🙂 Neyse ki önemli bir şeyi yok. Hemen yola devam ediyoruz. Diğerleri geçip gidiyorlar, anlamadılar bile 🙂
Kızılelma Köyüne zor da olsa ulaşıyoruz. Köy kahvesinden kaptığımız maden sularını alıp hemen karşısında bulunan gölgelik alana oturuyoruz. Sıcak etkisini gösterdikçe iyice yoruluyoruz.
Market alışverişi yapacağız ama köyün marketi kapalı. Vatandaşlar hemen sahibini arıyor, biz de gelmesini bekliyoruz.5 dakikaya geliyor diye diye neredeyse yarım saat bekliyoruz. 🙂 Geldikten sonra idarelik bir şeyler alıyoruz. Bu sırada köyden bir abimiz ileride yemek yiyebileceğimiz güzel bir yer tarif ediyor. Çok yolumuz kalmadığını öğrenince rahatlıyoruz.
Saat 13.00’de köyden hareket ediyoruz.
Karnımızı doyuracak olmanın mutluluğu ile hızlı gidiyoruz. Yol akıyor resmen. 🙂 Yarım saat sonra yemek yiyeceğimiz tesise ulaşıyoruz. 12 kişi bir anda bir yere girince insanların kafası karışıyor. Sanki daha önce hiç grup ağırlamamışlar gibi elleri ayakları birbirine dolanıyor. Biz de zaten hepimiz ayrı tuhaf olduğumuz için adamların kafalarını karıştırıyoruz.
Yok benim pidem şöyle olsun, yok benim balıkta şu olmasın derken adamların kafa karışıyor ve Burçin’in pidesi yanlış geliyor. Burçin hiç üşenmeden geri gönderiyor ve doğru pidenin gelmesini beklerken bizler çoktan yemeğimizi bitirmiş oluyoruz. 🙂 1,5 saat kadar burada vakit geçiriyoruz. Yemeğin üzerine çay, onunda üzerine dondurma yiyoruz. Bizdeki mideyi siz düşünün artık. 🙂
Saat 15.00’de yemek molasını sonlandırıp yola çıkıyoruz. Çıkıyoruz da, duvar gibi rampa karşılıyor bizi. Sıcak mı desek, dolu mide mi desek, anlayamadım ama bu rampayı çıkmak bizi mahvediyor. 🙂
Bardakçılar köyüne kadar tırmanıyoruz ve oradan sonra inişe geçiyoruz. Çıktığımız kadar olmasa da güzel bir inişten sonra düz yolda pedallamaya devam ediyoruz. Terzialan Göletinin yanından geçerken bölgenin apaçileri ile karşılaşıyoruz. Çekmiş arabasını gölün kenarına, kurmuş masasını, açmış damar müziğini demleniyorlar. 🙂 Yanlarından sessizce geçip gidiyoruz.
Bir çeşme başında sularımızı tazeliyoruz.
Gölet kıyısında pedallamak çok keyif veriyor. Hemen karşı dağın yamacında görünen çiftlikte yaşama hayallerine dalıp pedal çevirmeye devam ediyorum.
Göletten güzel bir manzara
Saat 16.15 gibi Terzialan’a ulaşıyoruz. Belde çıkışına kadar ilerleyip çıkışta bir market önünde mola veriyoruz. Arkadan gelenler epey gecikince telefon ile irtibat kuruyoruz. Perihan’ın lastiği patlamış, onu yapıp geleceklermiş.
Arkadaşlar onları beklerken, Hasan ve ben Çan’a gitmek üzere yola çıkıyoruz. Çan ilçe merkezi biraz içeride kaldığı ve rampalı yol olduğu için grupça girmek istemedik. Ben buraya kadar gelmişken görmeden gitmek istemedim. Hasan da beni yalnız bırakmıyor. Ekibi yakalarız diye düşünüyoruz.
Terzialan’ı çıktıktan sonra “Arnavut Biberi” tarlaları eşliğinde pedal çeviriyoruz. Bu kadar bereketli biber daha önce görmemiştim. Hemen durup fotoğraflarını çekiyorum.
Biraz daha pedalladıktan sonra Yenice – Çan kavşağına geliyoruz ve hızla pedallamaya devam ediyoruz. Kavşaktan sonra Çan’a kadar iniş olduğu için hemen vardık ama tabelayı çekebilmek için ilçenin diğer çıkışına kadar pedal çevirmek zorunda kalıyoruz. Fazladan gidiş/dönüş neredeyse 10 km yol yapıyoruz. Çan giriş tabelasını çektikten sonra aynı hız ile arkadaşlarımızı yakalamak için asılıyoruz pedallara.
Biraz önce keyifle indiğimiz rampayı şimdi tırmanıyoruz. Biraz zorlanıyoruz ama gittiğimize değdi, o nedenle keyfimiz yerinde. Yenice yoluna çıkıyoruz ve arkadaşlarımız ile telefonlaşıp nerede olduklarını öğreniyoruz. Yenice’ye 22 km yol var, fazla uzaklaşmış olamazlar.
Bir süre pedalladıktan sonra Murat’tan telefon geliyor. Cüzdanını kaybetmiş ama nerede kaybettiğini hatırlamıyor bile. Bu durumda hepimiz üzülüyoruz ama yapacak bir şey yok şimdilik. Kredi kartlarını iptal ettirirse gerisi çok önemli değil. Kimlik ve ehliyeti bir şekilde çıkarttırır. Moralini yüksek tutmasını istiyoruz.
Biraz daha pedalladıktan sonra arkadaşlarımızın bir kaçına ulaşıyoruz. Çeşme başında oturmuş dinlenirlerken yakalıyoruz. 🙂 Biraz da biz dinlendikten sonra tekrar pedallamaya başlıyoruz.
Önümüzde güzel bir rampa uzanıyor. Psikolojimizi çıkış moduna alıp pedallamaya başlıyoruz. Biraz pedalladıktan sonra ekibin diğer kalanlarını da yakalıyoruz. Çıkışın biteceğiz yok, bugün çok tırmandık ve hala tırmanıyoruz.
Tam zirveye ulaşınca arkadaşları beklemeye başlıyoruz. Bu sırada telefonum çalıyor, arayan Oktay aga. Şu plakalı , şu model aracı durdur Yenice’de yemek vermek istiyormuş deyince elim ayağım birbirine dolaşıyor. 🙂 Hemen bahsedilen aracı beklemeye koyuluyorum. Ufukta görününce el edip durduruyorum ve konuşmaya başlıyorum. Yenice’de sünnet yemeği varmış ve bizi oraya davet ediyorlar. Memnuniyetle kabul ediyorum ve telefon numaralarımızı alıyoruz. Varınca arayıp nerede olduklarını öğreneceğiz.
Akşam yemeği işini çözmüş olmanın mutluluğu ile inişe geçiyoruz. İnişten sonra aynı tempo ile düz yolda pedallamaya devam ediyoruz. Yenice’ye hızla yaklaşıyoruz. Yol üzerinde tekrar telefonum çalıyor, bizi davet edenler nerede olduğumuzu merak etmişler. 🙂 Hemen konum bilgisi veriyorum.
Giriş tabelasına vardığımızda saat 19.00’u gösteriyor. Burada toplanmayı beklerken, sünnet sahibini arayıp hemen kısaca adres tarifi alıyorum. Yenice ilçe girişinde ekibin bir kısmı ile güzel bir fotoğraf.
Geriden gelenler ile telefonlaşıp merkeze doğru devam ettiğimizi ve geldiklerinde bizi aramalarını söylüyoruz. Biz adresi ararken Murat ve Burçin jandarmaya gidip cüzdan konusunda neler yapabileceklerini öğreniyorlar.
Sünnet yerini zorlanmadan buluyor ve hemen bisikletlerimizi bırakıp yemek masasına oturuyoruz. Yemekler de hemen önümüze geliyor. Bir yandan muhabbet ediyor, bir yandan da yemeğimizi yiyoruz. Menümüzde nohut, yoğurtlu makarna, keşkek ve biber turşusu var. Turşu kütür kütür ve hiç acı olmadığından dolayı Nil çok güzelmiş, nerede satılır diye soruyor. Onlar da satılmadığını ve Yenice’de evlerde yapıldığını söylüyorlar. Bu muhabbetin üzerinden epey geçtikten sonra amcanın birisi elinde litrelik turşu bidonu ile geliyor; turşuyu Nil’e hediye ediyor. 🙂 Ne kadar güzel yürekli insanlar var. 🙂
Bu sırada arkadan gelen arkadaşlar beni arıyor ve onlara da olduğumuz yeri tarif ediyorum, sonra da Murat’ı arayıp neler olduğunu soruyorum. Jandarma ekiplerinin ilgisi ve alakası ile Murat’ın cüzdanını bulmuşlar. Bunun sevinci ile onlar da geliyorlar ve hepimiz karnımızı doyurduktan sonra kalacak yer işini halletmeye çalışıyoruz. Kerim üç günün yorgunluğundan dolayı Yenice’de otele yerleşiyor. Biz de terk edilmiş bir fabrika bahçesi bulup çadırlarımızı kuruyoruz. Yakında bulunan bir çay bahçesinde hep birlikte koyu sohbetlere dalarken bu arada bazılarımız da telefonları şarj edebilmekten çok mutlu. Bayanlar dahil kimse kendini gerçekten çok yorgun hissetmiyor 🙂 Bir süre sonra 4. ve son güne enerjik başlamak için hepimiz dişleri fırçalayıp yatmak üzere dağılıyoruz.
Toplam Km: 91.25 | Ort.Hız: 15.6 | Max.Hız: 56.7 | Bisiklet Kullanımı: 05:50:17
Tur Toplam Km: 245.13
Pedalla Kaz Dağları 3.Gün (Ayazma – Yenice) Güzergâh ve Yükselti Haritası;
Saygılarımla…
arkadaşlar geziniz çok güzel olmuş. Memleketimde güzelce dolaşmışsınız. Nice güzel turlara
hehe niye bilmem , kapak fotosu pek güzelimiş 😀