Merhaba Sevgili Pedal Dostları,
Yeni bir tur ile sizlerle birlikteyiz. Bu defa Türkiye’nin doğusunda pedal çeviriyoruz. Ama ilk önce, bu fikir nereden çıktı onu anlatayım. Kısa bir tatil için Erzincan’a gitmiştim. Giderken de katlanabilir bisikletimi yanıma aldım. 07 Ekim günü Erzincan Bisiklet Topluluğu ile bir pazar gezisi yaptık. Arkadaşım Suat ve Ahmet, birkaç hafta sonra Rize – İstanbul turuna çıkacaklardı.Fakat Ahmet turu iptal etmek zorunda kalınca, Suat bana; Taşdelen hadi bu turu birlikte yapalım diye bir teklif sundu. Ben de o bölgeleri daha önce gezdiğimden ve katlanabilir bisikletle olduğum için kabul etmedim. Ama öylesine, laf olsun diye Doğu’da pedallayalım Bitlis’e gidelim, Siirt, Şırnak dolaylarını gezelim dedim. Suat beni ciddiye alıp, hadi gidelim o zaman, dedi. E, laf ağızdan çıkmıştı bir kere 🙂 Ve rotayı oluşturmaya başlıyoruz. Semih Hoca ve Levent de bizi dinliyorlar, gülüyorlar ve bakışları şunu söylüyor sanki: bu iki deli, o yerlerde bisiklet sürecek ha? Hem de katlanır bisikletle…? ahahahaaa 🙂 Önümüzdeki hafta gitmek için çalışmalara başlıyoruz. Gideceğiz ama eşyalarımızı nasıl taşıyacağız? Suat’ta bagaj yok, bende katlanabilir bisiklet var. Sırt çantası ile zor olduğunu biliyorum ama yine tura gitmek için başka çaremiz yok.
Erzincan’dan Bitlis’e direkt ulaşım olmadığı için turun başlama yerini Ağrı’ya kaydırdık. Turumuzun rotası son şeklini aldı. Ağrı’dan başlayıp Erciş, Tatvan, Bitlis, Siirt, Şırnak, Cizre, Mardin’i takiple Diyarbakır’da son bulacak. Vaktimiz kalır ise Adıyaman’a kadar devam edeceğiz. Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan gece 03:00′ de Ağrı otobüsü için biletlerimizi aldık ve tur gününü beklemeye koyulduk.
13 Ekim 2012
Gece 02:00 gibi telefonum çalıyor ve gitmemiz gereken otobüsün arızalandığını, bizi farklı bir otobüs ile Ağrı’ya göndereceklerini söylüyorlar. O nedenle yarım saat içinde otogarda olmamız gerekiyormuş. Ben hemen Suat’ı arayıp, yola çıkıyorum. Otogara yakın olan petrolde buluşup, birlikte otogara varıyoruz. Yazıhaneci durumu izah etmeye çalışıyor ama ben, Ağrı’ya gidelim de hangi otobüs olursa olsun, diyerek konuyu kapatıyorum. 🙂 Bir süre sonra otobüs geliyor ve yolculuğumuz başlıyor. En arka koltukta uyumaya çalışarak yolculuğu bitiririm diye düşünmüştüm ama bu pek mümkün olmuyor. Erzurum’u geçtikten sonra saat 06.00 gibi mola veriyoruz. Yarım saat burada bekliyoruz. Hava çok soğuk, nasıl tur yapacağız bilmiyorum. 🙂 Yola çıktık artık, gideceğiz bir şekilde. 🙂
Saat 08.30 dolaylarında Ağrı Otogarında otobüsten iniyoruz. Bisikletlerimizi bagajdan alıp yol için hazırlıyoruz. Şehir merkezine doğru gidip, kahvaltı yapacağız. Bir de Suat’ın fotoğraf makinesi için hafıza kartı bakacağız. Ağrı şehir merkezinde birkaç fotoğraf çekiyorum.
Kahvaltımızı börek ve çay eşliğinde yaptıktan sonra Ağrı’nın en işlek caddesinde Suat’a hafıza kartı aramaya çıkıyoruz. Maalesef sadece bir yerde var ve onun da ücreti yüksek, o nedenle almadan yola devam edeceğiz.
Suat ile Ağrı’ya ikinci defa gelişimiz. Daha önce 2010 yılının Eylül ayında Ağrı’dan Iğdır’a gitmek için buradaydık. Tam iki yıl aradan sonra yine buradayız. Van, Erzurum, İran kavşağına geliyoruz. Daha önce Taşlıçay yönüne gitmiştik; şimdi de Hamur, Van yönünden devam edeceğiz. İki yıl içinde çok şey değişmiş bu şehirde. 🙂
Saat 09.10’da Murat Nehrinin üzerinden geçip, yolumuza devam ediyoruz.
Ağrı’da hayat çoktan başlamış; herkes işinin başında. Doğunun en güzel yanı işte bu. Hayat burada erken başlıyor ve erken bitiyor. Ülkemin her yanı ayrı bir güzel. Selamlaşarak pedal çevirmeye devam.
Ağrı Belediyesinin yaptırmış olduğu üst geçit. Bu kadar güzel bir üst geçiti kullanan var mı acaba? 🙂
Ağrı artık geride kalıyor, önümüzdeki ilk ilçe Hamur’a doğru devam ediyoruz. Hava korktuğumuz kadar soğuk değil, o nedenle şimdilik rahatız. Suat ile muhabbet ederek pedal çeviriyoruz.
Hamur’a 7 km var. Rampa yok şimdilik, düz yolda pedallıyoruz. Katlanabilir bisiklet ile daha önce bir günde 100 km’ye kadar tur yapmıştım ama daha uzun turlarda denememiştim. Aynı zamanda bu bisikleti de test etmiş olacağım bu turumda. Lastik çapının küçük olduğuna aldanıp yol gitmez demeyin. Aynakol dişlisi ile lastik çapı muhteşem bir uyum içinde. O nedenle büyük bisiklet ile aralarındaki fark çok küçük. Suat ile aynı yolu, aynı sürede gidiyoruz. 😉
Yaz mevsimi bitti ve sonbaharın gelmesi ile her yer sarıya büründü. Buranın bozkır ikliminde bu çok belli olmuyor tabii.
Saat 10.00 olmadan hafif bir tırmanış ile Hamur’a giriş yapıyoruz. Daha yola yeni çıktık o nedenle burada durmak istemiyoruz. İlçe merkezinden geçerek sıradaki ilçe Tutak’a devam ediyoruz.
Hamur ilçe merkezinden bir görüntü… Burada giderken karşıdan karşıya geçen bir kaz sürüsüne yol veriyorum. Çok şirinlerdi. 🙂
Hamur çıkışından güzel bir iniş ile devam edeceğiz yolumuza. Tutak’a 25 km kaldığını gösteren tabela yanında duruyorum, Suat yanımdan hızla geçip gidiyor. Nasıl olsa biraz ileride beni bekler. 🙂
Biraz gittikten sonra çeşme başında duruyoruz. Mataralardaki sularımızı tazeleyip devam ediyoruz. Buradan sonra sürekli olarak Murat Nehrinin akışına gidiyoruz. Bu bizim için bir avantajmış gibi görünse de, uygulamada pek öyle değil. 🙂
Diyadin’den kaynak olarak başlayan Murat Nehri (Murat Suyu), buralarda her ne kadar hırçın akıyor olsa da ileride onu hiç de mutlu bir son beklemiyor, Malazgirt Ovası ve Muş Ovasından geçerek Keban Barajı ile durduruluyor.
Murat Suyu manzarasında pedallarımızı çeviriyoruz. Yol ve manzara buralarda çok güzel. Suat ilk başta turu Ağrı’dan başlatıyor olmama çok kızmıştı ama buraları görünce bana hak veriyor. Her defasında diyorum ya, ülkemin her bir karışı ayrı güzel.
Tutak’a kadar gidelim orada çay molası veririz, diye düşünüyoruz. O nedenle 12 km daha sabretmemiz gerekiyor.
Murat Suyu manzarası Tutak’a kadar devam edecek. O nedenle size başka bir fotoğraf gösteremiyorum. 🙂
Saat 11.30’da Tutak’a ulaşıyoruz. İlçe merkezine girerek bir kahve önünde duruyoruz. Biz eldivenlerimizi, kasklarımızı çıkartırken iki amca bizi kendi masalarına davet ediyorlar. Hemen çaylarımızı da söylüyorlar ve başlıyoruz muhabbete. Tutak’ı soruyorum onlara, buraları anlattırıyorum. Deniz seviyesinden 1535 metre yüksekte olan Tutak 1919 yılında ilçe statüsü kazanmış ve şuan 6750 nüfusa sahip. Bir diğer olay ise insanlar burada kardeşçe sorunsuz yaşıyorlar. Konuştuğumuz amcaların birisi Kürt, diğeri ise Türk. Ama aralarında hiç bir sorun yok. Basın o kadar yanlış aktarıyor ki buraları, görmeden, yaşamadan bunları anlamak mümkün değil.
Amcaların ısmarladığı ikişer bardak çaydan sonra müsaade isteyerek kalkıyoruz ve Tutak’ı gezmeye devam ediyoruz.
Tutak Kaymakamlığını fotoğraflıyorum bisikletim ile. Ardından bir markette öğle yemeği için alışveriş yapıyoruz. Patnos’a kadar dayanamayız, o nedenle acıktığımızda, yolda uygun bir yerde yeriz.
Tutak’tan son bir fotoğraf çekerek yola çıkıyoruz.
İlçeye giriş ve çıkış Murat Suyu üzerindeki tek bir köprüden yapılıyor. Buradan Murat Suyunu çekmeden geçmek olmaz. 🙂
Tutak’ı tırmanış ile geride bırakacağız. Turun ilk ciddi tırmanışı 3 km ama yinede bizi yorabilir. Zaten sırtımızdaki çantalar epey rahatsız etmeye başladılar. Bunlara bir çare bulmamız gerekiyor, yoksa bu tur bu şekilde hayatta bitmez. 🙂
Yükseldikçe Tutak aşağıda kalıyor ve genel bir ilçe manzarası çekiyorum. Bu bölgede ilçeler birbirine çok benziyor. Tipik bir Anadolu ilçesi diyebiliriz buraya da. 🙂
Suat hemen önümde pedal çeviriyor. Onu yakalıyorum ve laflamaya devam ediyoruz. Bazen çok iyi geyik yapıyoruz. 🙂
3 km tırmanış bittikten sonra inişe geçiyoruz ve sonrasında yolumuz cetvelle çizilmiş gibi düz oluyor. Ufukta bir dağ silueti görünüyor. Burası çok güzel ve hayranı olduğum Süphan Dağı. Onu izleyerek kilometrelerce pedallayabilirim.
Patnos’a 29 km yolumuz var. Düz yolda Süphan Dağı manzarasında pedal çevirmeye devam.
Yol yapım çalışmasından dolayı yol çok dar. Biz de yapım çalışması olan kısımda, boş olan yolda gidiyoruz. Hiç bir araç rahatsız etmiyor ve rahat rahat yol alıyoruz.
Karnımız çok acıktı, yemek için uygun bir yer bakıyoruz. Ama öncesinde ekmek alacak yer bulamadık. Tutak’tan yük olmasın diye almamıştık. Yolumuz üzerinde bir köyde çocuklar ile karşılaşıyoruz. Ekmek alabileceğimiz bir yer var mı diye soruyoruz. Olumsuz cevap alınca üzülüyoruz ve biraz dinlenmek için duruyoruz. Bu sırada çocuklar evden ekmek getirebileceklerini söylüyorlar. Bu habere hemen yüzler gülmeye başlıyor. Bir süre sonra ekmeğimiz geliyor ve alıp yola devam ediyoruz. Bir yer bulup yemeye başlayacağız.
Çevrede Süphan Dağından başka manzaralar da var. Bu güzellikleri de çekerek devam ediyoruz. 😉
Farklı bir köyde caminin hemen yanında duruyoruz. Yine burada yanımıza bir çocuk geliyor, ona market var mı diye soruyoruz. Olumlu cevap alınca, bize kola almasını rica ediyoruz. Çocuk bizi kırmıyor ve hemen kolayı alıp getiriyor. Açıyoruz soframızı ve yemeye başlıyoruz. Köyden verdikleri ekmeğin içine köy peyniri de eklemişler. Yeme de yanında yat yani. 🙂 Çocuğu da davet ediyoruz ama gelmek istemiyor. Bir bardak kola dolduruyoruz, ilk başta ikramımızı geri çevirse de ısrarlarımız karşısında alıyor. Sonra arkadaşları geliyor ve onlara da ikram ediyoruz.
Karnımızı doyurduk, biraz da dinlendik. Tekrar kaldığımız yerden yola devam. Süphan Dağına artık daha yakınız.
Bu mutlu anlardan bir fotoğraf. Genelde kendimi çekmiyorum, aklıma gelirse, makineyi kendime çeviriyorum. 🙂
Saat 14.00 ve Patnos’a giriş yapıyoruz. Bugün Ağrı’nın gördüğümüz 3. ilçesine geldik. Bu diğerlerinin en büyüğü tabii. Ağrı – Bitlis, Ağrı – Van ve Ağrı – Muş kavşağına kurulmuş bir ilçe olmasından dolayı daha gelişmiştir.
İlçe girişinden merkeze doğru devam ediyoruz. Burada Suat’ın bir arkadaşı varmış onu göreceğiz. Dükkanının ismini biliyoruz sadece, önce bulmamız gerekiyor.
İlçe girişinde tarlanın her yerinde kaz sürüleri var. Bu bölgede koyun sürüsü gibi kaz sürüleri var. O kadar çok ki sayılmıyorlar bile. 🙂
Patnos’da Suat arkadaşını arıyor, ben de ilçeden fotoğraf çekmeye devam ediyorum.
Patnos Kaymakamlığının yanından geçerek devam ediyoruz.
Aradığımız yeri çok geçmeden buluyoruz ve Suat’ın arkadaşı ile buluşuyoruz. Bu sırada Erzincan’dan bir arkadaş ile daha karşılaşıyoruz burada. Öğretmen olarak burada görev yapıyormuş. Bu güzel tesadüften sonra biraz oturuyoruz.
Patnos’tan sonra yolumuz geldiğimiz yola göre daha zor olacak. O nedenle fazla oyalanmak istemiyorum. Saat 15.00’e gelmeden kalksak iyi olacak diye uyarıyorum Suat’ı.
Yola çıkıyoruz ve bir süre daha düz gidiyoruz. Burada yol dört şerit oluyor ve çok daha rahat pedal çeviriyoruz.
Süphan Dağı artık sağ tarafımızda. Yarın dağın diğer tarafında pedallayacağız. Ama bugün öncelikle Erciş’e varmamız gerekiyor. Gece neredeyse hiç uyuyamadık o nedenle bir an önce Erciş’e varıp güzelce dinlenmek istiyoruz.
Bu yolda güzel güzel giderken bir anda üzerimize doğru koşan köpek sayesinde irkiliyoruz. Öyle bir koşuyor ki, tozu dumana katıyor neredeyse. 🙂 Fakat biz hızımızı daha da arttırıyoruz ve köpek bize yetişemiyor. Korkutmayı başarıyor ama. 🙂
Ben köpek saldırısından sonra epey yüklenmişim pedallara herhalde. Durup baktığımda Suat’ı arkamda göremiyorum. 🙂 Biraz bekliyorum, meğer Marketten bir şeyler almak için durmuş, o nedenle geride kalmış.
Bu arada sırt çantası çok rahatsız ettiği için bir çözüm yolu geliyor aklıma. Katlanabilir bisikletimin gidon boğazı epey uzun olduğu için sırt çantasını gidona takıyorum. 🙂 Çokta güzel oturuyor. İlk başlarda kontrolde biraz zorlansam da alıştıktan sonra varlığını bile unutuyorum. Bu olay beni çok rahatlattı. Suat’ın da bir çare bulması gerekiyor. Gidonuna takmış öyle taşımaya çalışıyor ama o şekilde çok uzun süre gidilmez. Bakalım, bir yol düşünüyoruz onun da rahat etmesi için.
Bir saat boyunca fotoğraf çekmeden pedal çeviriyoruz. Çaktırmadan da yükseliyoruz. 1900 metre dolaylarındayız ve hala yükselmeye devam ediyoruz. Saat 16.30’da Van il sınırlarına giriyoruz. 🙂
Erciş’e 20-25 km kala ancak inişe geçiyoruz. Burada kendi hızımızda inişi gerçekleştiriyoruz. Artık Erciş’e çok yakınız. Günler kısa olduğu için hava kararmadan varmak istiyoruz.
Saat 17.00 oldu ve Kocapınar kasabasından geçiyoruz. Durmadan yola devam ediyoruz, havanın kararmasına bir saatten az süre kaldı.
Erciş’e son 10 km yolumuz kaldı. Zorunlu olmadıkça durmuyoruz ve Suat ile ard arda pedallıyoruz.
Erciş giriş tabelasına 17.30’da vardık. Hava kararmak üzere ama artık buradan sonrası önemli değil. İlçe sınırlarına ulaştık gerisi kolay. 🙂 Bitlis’ten irtibat kurduğumuz Mehmet Bey bize burada ekonomik olduğu için öğretmenevini ayarlamıştı. Sorarak orayı bulmaya çalışıyoruz.
Giriş tabelasından sonra ilçe merkezine ulaşmak çok kolay olmadı. 🙂 Karanlığa kaldık doğal olarak ve sora sora öğretmen evini bulduk. Mehmet Bey isimlerimizin bildirildiğinden bahsetmişti ama maalesef bunu bilen çıkmadı. Normal ücreti 20 TL, biz 15 TL’ye kalacaktık. Aradaki 5 TL çok büyük bir ücret olmasa da yolda olduğumuzdan dolayı bizim için önemli. Görevli arkadaş ile kısa bir pazarlık yapıyoruz ve 15 TL’ye ikna ediyoruz. Odalarımıza yerleşiyoruz ve burada akşam yemeği olduğunu da öğreniyoruz. Duşa girmeden hemen akşam yemeğine iniyoruz.
Yemekten sonra odaya dönüp sıra ile duş alıyoruz. Gecenin otobüste uykusuz geçmesi ve bugün 140 km yol gelmiş olmamızdan dolayı çok iyi hissetmiyoruz kendimizi. Yatağa uzandığımız gibi kalıyoruz…
1.Gün Harita ve Yükselti Tablosu (Ağrı – Erciş); Haritayı büyütmek için lütfen üzerine tıklayınız?
Sevgilerimle…
Güzel bir tür olmuş a benziyor sağlıcakla nice turlara
toprağım seninle olmak varya yeniden doğmak varya :)))
Çok güzel bir tur olmuş..Ayaklarınıza sağlık abilerim 🙂 Aklıma Erzincan turunda yaşadığım bir olay geldi ; gece erzincan tabelasını görünce peşimize 3 köpek takılmıştı . Bırakmak bilmemişlerdi tabeladan hayli bir uzaklaşıp ancak durabildik 🙂 Teşekkürler 🙂
arkadaşlar cesarretinize birkez daha hayran kaldım sizleri canı gönülden tebrik ederim.
takipteyiz dostlar…
Çok teşekkürler arkadaşlar…
Devamı yolda, fırsat buldukça yayınlıyorum…
Sevgiler…
turunuz ilk günü keyifle geçmiş…inanmadım değil ama bu tura hiç destek vermedim..(.bu zamanlarda)…çok güzel geçmiş…tşk.ler…köpeğin tozu dumana katmasınıda iyi yakalamışşın…:)
Teşekkürler Semih Hocam,
Değerli yorumunuz bizleri mutlu etti. 😉
Askerliğimi Erciş’de yaptım. İleride bende o diyarlara pedallamak isterim.
Turlarınız hakkında bilgi paylaşımında bulunduğunuz için teşekürler Serkan. Güzel ve bizler için çok faydalı çalışma.