12 Ocak 2013
Haftalar öncesinden planlanan tura katılmak için Muğla’dan dört arkadaş yola çıktık. Denizli Bisiklet Topluluğundan arkadaşlarımız bu yapacağımız günübirlik tur için çok çalışıp, çok emek harcamışlar. Bize sadece gidip pedal çevirmek kalıyor. 🙂
Bir gün öncesinden Denizli’ye gidip Ahmet Turan Babacan ile buluştuk. Hep birlikte yemek yedikten sonra yağmur altında Denizli sokaklarında dolaşıp kalacağımız oteli aradık. Oteli bulup pazarlığa başladık ve bir şekilde belirtilen fiyattan daha ekonomik oda tuttuk. 🙂
Aynı gün akşamında Denizli’de bulunan arkadaşlarımız ile akşam bir yerlerde buluşup muhabbet eşliğinde bir şeyler içtik. Bu güzel dakikalardan sonra otele geri dönüp sabah uyanmak üzere uykuya geçtik.
13 Ocak 2013
Sabah 7 gibi uyanıp kahvaltımızı yaptık. Ardından hazırlanıp aşağıya inip, Ahmet’i beklemeye başladık. Otelden turun başlama noktası olan Çamlık’a kadar birlikte gideceğiz. Turun başlama saati 8.30 ve ben gecikeceğiz diye strese girmeye başladım. 🙂
Neyse ki Ahmet geldi ve yola çıktık. Çamlık’a ulaşınca hemen bisikletlerimizi toplamaya başladık. Bu sırada hala katılımcılar gelmeye devam ediyor. Katılacağından haberimin olmadığı kişileri görünce daha bir mutlu olmaya başlıyorum. Güzel bir tur bizi bekliyor…
Turda Aydın, İzmir, Muğla ve Denizli’den katılımcılar var. Bu sayede sayımız 110’a ulaşmış. Tura başlamadan önce Muğla, İzmir ve Aydın’dan birer bayan arkadaşımıza çiçek takdim edilerek hoşgeldiniz mesajı veriliyor. Bu güzel görüntülerden sonra artık tura çıkmaya hazırız.
Hep birlikte bütün katılımcı arkadaşlarla objektifin karşısına geçip, fotoğraf çekilip yola çıkıyoruz.
Şehir merkezinde polis eskortunda daha güvenli yol aldık. Bütün trafik ışıkları bize yeşil yanıyor. İlk durak noktası Laodikeia oldu ve buraya kadar hiç fotoğraf çekmedim. Yeni arkadaşlar ile tanışıp, muhabbet etmek daha cazip geldi. Bu çok büyük olan antik şehri üniversiteden arkadaşların bilgilendirmesi ile gezeceğiz.
Laodikeia şehrini fotoğraflamaya başladık hemen. Buraya daha önce gelmiş birisi olarak yine de rehberlerin anlatacaklarını merakla bekliyorum. Tarihi eserlere pek ilgim yok. Çok geçmeden, bunun nedeninin bilmeden dolaşmak olduğunu anladım. Anlatıldıkça gözümde canlanıyor ve o anı yaşamaya çalışıyorum. Çok güzel bir dünyada buluyorum kendimi. Yüzyıllar önce burada ayak basan insanlar ile aynı yerde yürümek güzel bir şey.
Muğla’dan birlikte geldiğimiz arkadaşlarımız ve Denizli’de bizi karşılayan Ahmet ile Laodikeia hatırası bir fotoğraf çekildik.
Ardından toplanabildiği kadarı ile katılımcı arkadaşlar ile fotoğraf çekiliyor…
Laodikeia sokaklarında gezinti başlıyor ve adım adım bu şehri geziyoruz.
Anlatılıyor, dinliyoruz…
Bu aşağıda görünen şey su dağıtım için kullanılan bir sistem. Parasını ödemeyenin suyunu bunun vasıtası ile kesiyorlarmış.
Aydın’dan katılımcı arkadaşlar…
Laodikeia şehrinden manzaralar ile devam ediyor gezimiz…
Büyük Amfi Tiyatro…
Burada da bize yasak yok. 🙂
Küçük Amfi Tiyatro önünde Denizli’den Yavuz Öge ve Ercan Özdemir ile fotoğraf çekiliyoruz.
Laodikeia…
Bu turun bayanlarından bir kesit. 🙂
Asuman Abladan bir kare…
Denizli’nin meşhur horozları burada yüzyıllar önce taşlara yansıtılmış. O tarihlerde bile horoz dövüşü yapılıyormuş.
Bu defa karşımızda Nil var, tavus kuşu misali… 🙂
Cam tavan ile korunmaya alınmış tarihi eserlerden bir kesit. O kadar ince işlenmiş taşlar var ki, görünce şaşmamak elde değil.
Laodikeia gezimizi bir süre sonra bitirip Pamukkale’ye doğru yola çıktık. Ama öncesinde yemek molası vereceğiz. Topluluktan arkadaşlarımızın bizim için düşündükleri farklı bir ayrıntı bu da. Bu güzel organizasyon için tekrar teşekkür ederiz.
Yemek molası bir saat kadar sürdü ve ardından Pamukkale’ye geldik. Burayı gezip dolaşacağız. Burada hatıra fotoğrafı çekilmeyi yine ihmal etmiyoruz.
Aşağı kapıdan girme girişimi prosedürler gerekçesi ile olmuyor ve yukarıya güney kapısına çıkıyoruz. Bisikletlerimizi kapıda bırakıp önce Hierapolis şehrini gezmeye başlıyoruz. Laodikeia şehrinde bizi bilgilendiren arkadaşlar burada da bizimle birlikteler. Giriş kapısında karşımıza çıkan gelin ve damattan bir kare alalım. 🙂
Hierapolis şehrinin amfi tiyatrosuna gidiyoruz. Buraya ulaşmak pek kolay olmadı tabii.
Amfi tiyatroda yine arkadaşlar bizi bilgilendirmeye başladılar. Bu bölge hakkında bilgiler mi dersiniz, yoksa Denizli’nin tekstil hikayesi mi dersiniz. 🙂 Hepsini bir güzel anlatıyorlar. Tabii bizi şaşkına çeviren bilgiler ediniyoruz. Şimdi hepsini buraya yazmak pek doğru olmaz, oralara gidip öğrenmek daha mantıklı. 😉
Sevgili Yavuz Öge…
Hierapolis şehrinden ovaya bir bakış…
Amfi tiyatroda fotoğraf çekilirken ben de doğal fotoğraf yakalama çabasındayım.
İşte burasıda ölüm tanrısı Hades’in cin çukuru. Buraya giren hiç kimse canlı çıkamamış. Nedeni ise buradan sızan zehirli gazlarmış. Bir insanın geçebileceği bir delikten içeriye girmek aslında çokta kolay değil. Son zamanlarda kapısı dahada küçültülmüş. Vakti zamanında bir kaç kişi bunun sırrını araştırmak istemiş ve mantıklı bir sonuca varmışlar.
Buranın altında termal sular bulunuyor ve suların yeryüzünü gördükleri ilk nokta burasıymış. Suyun içindeki gazlar burada hızla havaya karışıyor. Karbondioksit oranı yüksek olduğu için, ölüler diyarına açıldığı düşünülen bu kapı, ölüm getiriyor. Cin çukurunun kısa özeti bu şekilde.
Bende dayanamayıp fotoğraf makinemi içeriye sokup, fotoğraf çekiyorum.
Rehber arkadaşlarımız bir başka objektife poz verirken yakalanıyorlar bana.
Burası termal su havuzu. Birkaç turist dışında kimse yok suyun içinde. Hava soğuk olmasına karşın termal suyun sıcaklığı epey iyi.
Pamukkale travertenlerine geliyoruz ve bir çoğumuz ayakkabılarını çıkartıp bu sıcak suyun içinde vakit geçiriyor.
Yer yer buraya da su veriliyormuş. Dönemsel olarak bunu planlıyorlarmış.
Teşekkürler Denizli Bisiklet Topluluğu….
Travertenleri son defa fotoğraflayıp dönüşe geçeceğiz. Saat epey ilerledi ve karanlığa kalmak istemiyoruz.
Dostlar ile birlikte Pamukkale hatırası… 😉
Ege Bölgesinin en yüksek zirvesi Honaz dağını buradan fotoğraflıyorum. 2700’lü metre yükseklikte olmasına karşın çok ihtişamlı görünüyor.
Dönüş yolculuğu sırasında hiç fotoğraf çekmiyorum ve standart bir tempoda geri dönüşü gerçekleştiriyoruz.
Bu güzel tur Çamlık’a ulaşınca son buluyor ve burada Muğla’ya geri dönüş için hazırlıklar başlıyor. Bisikletler sökülüp, katlanıp araçlara yerleştiriliyor. Son olarak organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ederek yola çıkıyoruz. Tekrar güzel organizasyonlarda buluşmak üzere…
Sevgilerimle…
valla imrendim 🙂 çok güzel bir gezi olmuş tarihin ve denizli travertenlerin içinde üstelikte bisikletle gezi harika 🙂 🙂 paylaşım için teekkürler
bizlerde denizlide sizlerle güzel bir gün geçirdik yazı harika olmuş ellerine saglık tekrar buluşmak dileğiyle
merhaba…
Üniversitede okurken; tam 15 yıl önce Denizli’den Pamukkale’ye yaptığım bisiklet turunu hatırlattınız.
Tarihin içinde yaptığınız pedal paylaşımı için teşekkür ederim..
Bu güzellikler tüm bisiklet seven arkadaşlar ile ayrı bir güzellik kazandı.Katılımcı arkadaşlara ve hazırlıyanlara çok teşekkürler.Yeni organizasyonlarda buluşmak ümidiyle…
Geri izleme:Denizli – Babadağ Bisiklet Gezisi