27 Nisan 2009
Muş’ta sabah saat 6:00’da ayaktayız. Sevgili Serhat’ın evinde güzelce dinleniyoruz. Bize göstermiş olduğu misafirperverlik için çok çok teşekkürler. Bugünkü durağımız ise Nesim’in memleketi ve yaşadığı yer Tatvan olacak.
Serhat ile vedalaştıktan sonra Muş Ovasında pedallamaya başlıyoruz.
D300 karayolunun 30. paftasına ulaştık. Buradan sonra pek bir yolumuz kalmadı. Tatvan, Van ve Kapıköy sınır kapısı. Herşey yolunda ve biz mutlu bir şekilde ilerliyoruz.
Muş hem sivil, hem askeri havaalanı kavşağından geçiyoruz hızla…
Muş Ovası dün olduğu gibi bugünde bize güzel manzaralarını sunuyor.
Uçsuz bucaksız MUŞ OVASI…
Sevgili Nesim’in özgürlük çağrısı…
Cetvel ile çizilmişçesine dümdüz yollar.
Muş Ovasını seyre dalıyorum, belki bir TOY kuşu görebilmek umudu ile. Toy, nesli tehlike altında olan bir kuş. Uçan en büyük kuş olma özelliği ise büyüleyici.
Muş’un küçük bir ilçesi olan Hasköy’e varıyoruz. Fazla oyalanmadan devam ediyoruz yolumuza.
Bir sağımıza dönüyoruz, bir solumuza. Bu güzel manzaranın hiç bir karesini kaçırmak istemiyoruz.
Yol kenarında dolaşan köpek. Neyse ki bize koşturmuyor…
Sevgili Nesim pedallıyor…
D300 karayolunun 31.paftasındayız. Bu noktadan sonra Bitlis il sınırları içine giriyoruz.
Güroymak girişinde sevgili Nesim poz veriyor…
Dağ yamacına kurulmuş şirin mi şirin bir köy…
Güroymak’a giriş yapıyoruz…
İnşaatta çalışan arkadaşlarımız bize el sallıyorlar… Bizde selamlarını alarak pedal çevirmeye devam ediyoruz.
Güroymak içinde yemek molasına duruyoruz. Karnımızı doyuracak bir lokantanın önündeyiz. Menü ise ekmek arası döner. 🙂
Yemek gelene kadar çevreyi fotoğraflıyorum…
Karnımızı bir güzel doyuruyoruz ve yola çıkmak üzere yine birkaç fotoğraf çekiyorum.
Burada Nesim’in lastiğinde sorun çıkıyor ve yol kenarında bulunan bisikletçide hızlıca gideriyoruz.
Sorun giderildikten sonra tekrar yoldayız. Ova bitti ve rampa çıkmaya başlıyoruz. Karşıdan esen rüzgar ile birlikte çıkmak bizi epey yoruyor. Neyse ki manzaramız muhteşem.
Rakım yükseldikçe geride kalan Muş Ovasına bakıyoruz.
Ahlat taşından yapılmış mezar taşları.
Karlı dağlardan bir manzara…
Yol kenarında gördüğümüz kuş ölüsü bir Şahin’e ait. Bir araç çarpması sonucu ölmüş. Her ne kadar üzülsekte yapacak bir şey yok.
Yaklaşık 10 km süren rampamızın sonuna yaklaşıyoruz. Rüzgar nedeni ile iyice bitkin düştük.
Dağ manzarası yaklaştıkça büyülemeye devam ediyor bizi.
Tatvan’a 17 km yolumuz kalmış. Ama sanki hiç bitmeyecek gibi geliyor bana. Çok yorulduk ve hala devam ediyoruz.
Sponsorum Muğla Bisiklet Topluluğunun logosunu Bitlis’te bir tabelaya yapıştırıyorum. Olur da bir dostumuz daha gelirse imzamızı görsün. 🙂
Nihayet zirveye geldik. Karlı dağlara iyice yaklaştık.
Bitlis-Tatvan kavşağına ulaştık. Buradan sonra 10 km kadar yolumuz kaldı.
Sevgili Nesim kendi memleketinde olmanın mutluluğunu yaşıyor. Bu durumda bende mutluyum, yabancılık çekmiyorum çünkü buralarda.
Güzel bir ova ve karlı dağlar… Anadolunun bu güzellikleri beni benden alıp götürüyor…
Nihayet rüzgara karşı pedal çevirdiğimiz düzlükten sonra Tatvan’a giriş yapıyoruz.
Tatvan’a girer girmez rotamızı Kaymakamlığa çeviriyoruz. Projemize katılan Nesim’in destekçileri oldukları için hem teşekkür ediyoruz, hemde projemiz hakkında bilgilendiriyoruz kaymakam beyi.
Ardından Nesim’in evine giderek yerleşiyoruz. Sonrasında ise Tatvan’ı gezmek için dışarıya çıkıyoruz. Van Gölü’nün çevresinde bulunan şehir çok güzel. Arkada görünen beyaz dağ ise Süphandağı… Bütün ihtişamı ile Tatvan’ı izliyor.
Burada görünen dağ ise Nemrut Dağı ve zirvesinde bulunan Nemrut Krater Gölü ile biliniyor.
Sahil yolu gibi düzenlenmiş ve çok güzel bir yer. Sevgili Nesim’in eşliğinde Tatvan’ı geziyoruz. güzel şehir turunun ardından tıraş olmak için bir berbere gidiyoruz. Sonrasında ise akşam yemeği için eve geçiyoruz. Yarın gideceğimiz uzun etap için daha fazla oyalanmadan dinlenmeye geçiyoruz.
Sevgili Nesim’e beni evinde misafir ettiği için çok çok teşekkür ederim.
Gün Toplam: 82.50 Km | Ort.Hız:18.0 | Max.Hız:40.3 | Bisiklet Kullanımı: 04:33:54
Tur Toplam: 2011.24
20.Gün Harita ve Yükselti Tablosu (Muş-Tatvan); Haritayı büyütmek için lütfen üzerine tıklayınız?
Sevgi ve Saygılarımla…
Turun 21. günü için tıklayınız…
Nisan ayı olmasına rağmen hiç yamğmur yok valla ii şanslısınız ha;) Her zaman ki gibi harika sunum ve fotoğraflar bu arada gölün kenarı hakkaten deniz gibiymiş çok güzel 🙂
Sevgili dostum.Turu bırakmak zorunda oldugum için üzülmekte haklıymışım.Daha Van da kahvaltı fotograflarını görmedim bile 🙂
Ha bir de Mugla Bisiklet Topluluğunun o çıkartmalarından D300 Karayolu boyunca bir çok yere yapıştırmıştık.Muhakkak birileri geçer bizim geçtigimiz yollardan 🙂
Sevgiyle dostum.
O günün yorgunlukları bugünün “iyi ki” sidir. Fotoğrafları izledikçe
“keşke o an’ a dönebilsem” dediğini duyuyoruz Serkan abey:) Sen de bizim, şahsen benim, “Ah keşke orada olsaydım” dediğimi
duyuyormuuuusun:)) Serkan abim o güzel enstantaneleri gören gözüne kurban 🙂
Sağlıcakla…
Yıllar evvel oralardan geçmiştim.tabi bisiklet bambaşka tad veriyor insana.hayatın ve doğanın tadını öyle çıkaran bir şey varsa o da “at üstünde seyahat” olsa gerek.yoksa başka birşey gelmiyor aklıma.yine mükemmel fotolar ve anlatım.keşke hiç bitmese bu gezi…teşekkürler serkan.
bisiklet resmi hiç yok