05 Mayıs 2013
Merhaba Pedalla Dostları,
Yoğun iş temposundan dolayı yazılarım biraz gecikiyor. Lütfen beni mazur görün. 🙂
Turcu kadromuz her zaman olduğu gibi az ve öz. 🙂 En sevdiğim tarzdan anlayacağınız. İlk defa tura çıkan bir abimiz de var; yakında diğer turlarımızda da aramızda olur. Muğla’ dan Yatağan’ a kadar olan yolu sürekli kullandığımız için pek fotoğraf çekmiyorum. Ana yoldan gitmek çok zevkli olmasa da sıcak asfaltın güzelliğiyle Bozarmut’ a varıp her zamanki uğrak yerimiz olan kahvede çay molası veriyoruz. Molanın hemen ardından kendimizi Yatağan’ da buluyoruz. Buradan ilçe merkezine değil de Aydın yönüne devam edeceğiz. Tabela önünde fotoğraf çekilip tırmanışa devam ediyoruz.
Muğla yönüne doğru geriye dönüp baktığımızda rampanın eğimi çok iyi belli oluyor. Hakan ve Mehmet Abi yavaştan yaklaşıyorlar bize.
Yatağan kavşağını geride bırakıyoruz. Ama tırmanış henüz bitmedi. Adnan hocam yeni MTB’si ile geçiyor yanımdan. 🙂 26″ candır… 😉
Tabela Çine’ ye 39 km yolumuz kaldığını gösteriyor ama bu bizim için geçerli değil. Biz yolu uzatarak Çine barajı seyir terasından sonra Söğütcük köyü yolundan Akçaova’ ya geçeceğiz. Oradan Eski Çine’ye ulaşacağız.
Tırmanışı bitirir bitirmez karşımıza çıkan sanat evini ziyaret ediyoruz. Birkaç el sanatı dışında bir çoğu fabrikasyon ürün ile karşılaşıyoruz. Bu bizi pek mutlu etmiyor tabii. 🙂 Yöresel el sanatı adına pek bir şey gördük diyemem. 🙂
Buradan sonra yolumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu molalar toparlanmak için iyi oluyor. Mehmet hocam yeni olduğu için biraz daha geriden geliyor. Bu arada sele epey rahatsız etmiş olacak ki oturamıyor bile. 🙂 Buradan geri dönebileceğini söylüyoruz ama gelmek konusunda ısrar ediyor. Biz de sık sık mola verip onu bekliyoruz 🙂
Kafaca köyünün içinden geçiyoruz. Burada birkaç tane Kafacalı ile muhabbet ediyoruz. Yıllarca bu anayoldan geçiyoruz ama bu köyü görüp gezme şansımız olmamıştı. İçinden geçip gidiyoruz.
Buradan sonra inişli çıkışlı yollar başlıyor. Dağlar arasında pedal çevirip güzel bir iniş ile Gökbel tüneline ulaşıyoruz.
Tünelden sonra tırmanışa devam ediyoruz. Çine’ye 27 km yazıyor ama biz ara yollardan uzatacağız. Nil, Adnan Hoca, Muhammet, Hakan ve Heja ile keyifle pedal çeviriyoruz. Mehmet Abi bizi arkadan takip ediyor… Biraz ileride su molasında bekleyeceğiz.
Her çıkışın mutlak bir inişi var. İşte o inişlerdir bana rampaları çıkartan. 🙂 Salın arkadaşlar bisikletleri… 😉
Görmeyi istediğimiz manzaralar arasında pedal çevirmek bizi çok mutlu ediyor. Fotoğraf çekecek uygun noktalar bulunca hemen duruyoruz. Değişik yapıya sahip bu coğrafya içinde olmak çok güzel.
Bu yoldan hep arabayla geçiliyor ama fotoğraf çekmek için hiç durmuyoruz . Buraya ilk kez gelen arkadaşlarımız da var. Ben daha önce defalarca buradan geçtim ama manzarasından hiç bir zaman sıkılmayacağım bir yoldur.
Bu doğa harikası yerlere biraz daha yaklaşalım bakalım. 🙂
Hep dağ taş çekmişsin demeyin diye hemen kamera önüne geçiyoruz. 🙂 Sırayla Hakan, Muhammet, Nil, Heja ve Adnan hocam. 🙂 Kamera arkasında ben, Mehmet Abi ise henüz gelmedi. 🙂
Baktım olmuyor, ben de bir kare içinde olmalıyım dedim. Makineyi otomatik moda alıp koşuyorum arkadaşlarımın yanına.
Taş taş üstünde, sanki biri eliyle yerleştirmiş. Çok etkileyici gerçekten…
Vadiden ayrılmak pek kolay olmuyor. Birkaç kare daha alıyorum.
Özgürlük ve mutluluk başka nasıl anlatılabilir ki? Uçuyoruz havalarda… 🙂
Saatimiz 12.05’i gösterdiğinde artık Muğla’ yı geride bırakıp Aydın il sınırlarına giriyoruz.
Çevreyi izleyerek pedal çevirirken bir de ne görelim? 🙂 dağa taşa neler yazmışlar 🙂
Aradığımız çeşmeye nihayet ulaşıyoruz. Bir çoğumuzun suyu bitti, bu mola ilaç gibi geldi. Burada Mehmet Abiyi bekliyoruz. Seyir terasına fazla yolumuz kalmadı…
Çevreden güzel manzaralar…
İşte Çine barajı göründü. Çok eskiden Muğla – Aydın yolu aşağıdan geçiyordu. Baraj suları altında kalacağı için bu yol yapıldı. Çocukluğumda geçtiğim yollar gözümün önüne geliyor da; çok daha güzeldi oysa ki…
Baraj göleti manzarasında yine arkadaşlarla birlikteyiz…
Buradan sonra seyir terasına doğru inişe geçiyoruz. Ne maksatla yapıldığını hala aklım almıyor. Bakın ne kadar güzel baraj yaptık mı demek isteniyor acaba? Barajı yaparsın, elektriği üretirsin oldu bitti. 🙂 Bunun için böyle seyir terasları, gözlem kuleleri yada bilimum izleme mekanları yapmaya ne gerek var ki? Terastaki cam kırıklarından, aşağıya atılmış pet şişelerden, poşetlerden anlaşılacağı üzere; genelde ayyaşlar tarafından kullanılan alanlara dönüşüyor 🙁
Katledilen doğanın manzarası…
Adettendir değil mi? Burada da dizildik sıraya fotoğraf çekiliyoruz. Hakan, ben, Nil, Heja, Adnan Hoca ve Mehmet Abi. Fotoğrafımızı çeken ise sevgili Muhammet 😉
Seyir terasından hareket ediyoruz ve yolun karşısına geçip Söğütcük köyünün içine dalıyoruz. Buradan sonra yolumuz trafikten uzaklaşıyor ve doğa ile iç içe oluyoruz.
Kıvrılarak iniyoruz ve ardından değişken eğim ile pedal çevirmeye devam ediyoruz.
Akçaova’ ya kadar rahat ulaşıyoruz. Arada küçük tepeler aşıyoruz. Bunlar çok yormuyor bizi. Sadece bir süre sonra sıcaktan rahatsız oluyoruz.
Akçaova Beldesinde fotoğraf çekmek hiç aklıma gelmemiş ne gariptir ki. 🙂 Belde merkezinde bir kahveye oturup soğuk maden sularımızı yudumluyoruz. Yemeğimizi köftesi ile meşhur Çine’ de yiyeceğimiz için burada aperatif olarak bisküvi atıştırıyoruz.
Yarım saat kadar dinlendikten sonra tekrar yola çıkıyoruz. Güzel bir iniş ile devam ederken bu tarihi köprü sayesinde asılıyorum frenlere. Zeytin ağaçlarına ulaşmak için kaç emektar geçti üzerinden kim bilir. 😉 Selam olsun doğa, selam olsun tarih, selam olsun dağlar, selam olsun sizlere… 🙂
Sevgili Hakan bir ileri bir geri devam ediyor. 🙂 Benim durduğumu görünce sorun olduğunu sanıp geri geliyor ve sonra birlikte pedal çeviriyoruz.
Eski Çine’ ye ulaştıktan sonra anayola çıkıyoruz. Karnımız epey acıktı, bir an önce Çine’ ye varıp köftelerimizi yemek istiyoruz. 9 km kadar yolumuz kaldı. Yol düz olduğu için güzel bir ortalama ile Çine’ ye kadar durmadan pedallıyoruz. Çine tabelasını görünce hepimizin suratında bir tebessüm oluşuyor. Birazdan karnımız doyacak.. 🙂 🙂
Bu arada Mehmet Abi iyice yoruldu ve epey geride kaldı. Yavaş yavaş arkamızdan geliyor, yemeğe yetişir diye ümit ediyoruz.
Çine girişinde sıra sıra dizilmiş köftecilerden Mehmet Zengin’e oturuyoruz. Daha önce de burada köfte yemiştik, gerçekten güzel yapıyorlar. Biz yemek yerken bisikletlerimiz otoparkta dinleniyorlar. Turumuz burada son buluyor. Yemekten sonra artık otobüs ile dönüşe geçeceğiz. Aynı yoldan Muğla’ ya geri dönmek bizi hiç cezbetmiyor. O nedenle programı bu şekilde yapmıştık. Eh, 70km de yeter zaten bugünlük 🙂 Sırayla otobüslere bineceğiz. Hepimiz aynı otobüse bilet almıyoruz.
Bu arada Heja ve Muhammet, Aydın’ a kadar devam etme kararı alıyorlar. 🙂 Gençlerimiz mermi gibi. 🙂 Yolları açık olsun, biz de otogarın yolunu tutalım. Mehmet Abi hala yolda, eline almış geliyormuş. Çok yorulmuş anlaşılan. İlk turu olması nedeniyle bu çok normal. Hatta ilk tur için bu rota pek doğru bir seçim değildi ama gelmek istediği için kıramadık. 🙂 Adnan hocam onu beklerken bizler kalkıyoruz.
Turumuzu sorunsuz bitirmiş olmanın mutluluğu ile 16:30, 17:00, 18:00 otobüsleri ile Muğla’ya dönüyoruz. Güzel bir turu daha geride bıraktık. Ama nice güzel turlar da bizleri bekliyor… 🙂
Muğla, Çine güzergah ve yükselti haritası;
Sevgilerimle…
Tebrikler çok güzel bir tur olmuş,Yatağan’da olsaydım bu güzel tura katılmak isterdim.Başka turlarda görüşmek üzere…
Slm arkadaslar keyifli bir tur olmus belliki. Bi sorum olacak yol gidonlu sari bisikleti olan arkadasin bisikletinin marka model nedir acaba yol bisikletimi cylocross mu uoksa yol gidonlu sehir bisikletimi. Yol bisikleti ise turlarda ne derece rahat ediyor. Yol değilde sadece gidonu yol gidonu ise ne derece verimli oluyor. Simdiden tesekkurler ve kazasiz pedallamalar dilerim.
Merhaba arkadaşlar bendeniz Aydın-Çine/Akçaova’dan Ümit SAY.Mesleğim gereği uzaklardayım.Ben de bir bisiklet ve doğa sporları tutkunuyum,belki tatillerde Ocak Şubat arası veya 2 aylık yaz tatilinde Akçaova’da buluşmak dileğiyle hoşçakalın Cep
Tel:0 545 544 55 20