03 Mayıs 2011 İstanbul
İstanbul’a yağmurlu bir hava ile uyanıyoruz. Bugün programımız yoğun gibi görünüyor. Topkapı Sarayında bisikletlerimiz ile bir tören organize ediliyor. Bunun için benimle birlikte 5 arkadaşımızın bisikletleri araçlara yüklenip oraya gönderiliyor. Biz ise kıyafetlerimizi yanımıza alıp Sultanahmet dolaylarında bir kafeye gidiyoruz. Burası aynı zaman da otel. Burada bisiklet kıyafetlerimiz olan tayt ve formalarımızı giyinerek Topkapı Sarayına gidiyoruz. Tabi bu sırada yağmur başlıyor, hemde öyle gelip geçecek türden değil.
Yağmurdan korunuyoruz, arada da ıslanarak hedefe ulaşmaya çalışıyoruz. Bu arada programda yer alan bisikletlerimiz hava koşulları dolayısı ile getirilemiyor. Bizde bisikletsiz bir şekilde taytlarımız ile Topkapı’ya konu oluyoruz. Komik bir şekilde dolaşıyoruz çevrede. Tören yapılıp bittikten sonra akşama kadar serbest zaman başlıyor. İstanbul’u gezeceğiz. Tabi biz bir an önce otele dönüp üzerimizi değişmenin peşindeyiz.
Otele gidene kadar kaç kişi yanımıza kadar koşup, fotoğraf çektirmek istedi bilmiyorum. Genellikle yabancı zannedip arkamızdan savuranlardan hiç bahsetmek bile istemiyorum. 🙂
Kafeye geliyoruz, bize ayrılan odada sıra ile üzerimizi değişiyoruz. Bu sırada bura da bir katalog çekimi varmış. Bende makineme sarılıp birkaç kare çekiyorum. İzin alarak tabi, yoksa sapık bir durum yok yani.. 🙂
Cafe çok güzel dizayn edilmiş, katalog çekimi de bunun için burada yapılıyor zaten. 40.000 doalylarında lamba varmış burada, tavan lambalar ile donatılmış.
Tur arkadaşım Furkan poz veriyor aynanın diğer tarafında…
Makineyi Furkan’a veriyorum ve bu defa ben çekiyorum aynanın diğer tarafına…
Tur arkadaşımız Hugo.. 🙂
Bu defa ise Furkan ve Alican kardeşim karşınızda…
Hollandalı arkadaşlarımız ile son fotoğraflar… Ben artık buradan sonra tura devam edemeyeceğim. Nedeni ise Schengen…
Furkan kardeşim makine ile harikalar yaratmaya devam ediyor… 😉
Cafede vakit geçiriyoruz bir süre, birazdan da dışarıya çıkıp dolaşacağız.
Muhabbetimize iki turist arkadaşta katılıyor, her ne kadar gezdirmeyi teklif etsekte kabul etmiyorlar. Sanki ne olacak. 🙂
Birazda mekandan çekim yapıyorum, birçok lamba olan görüntü ilgi çekici…
Işıklar ile Furkan çalışması.. 🙂
Buradan çıkıp gezmeye gidiyoruz. Nargile içiyoruz, pek aram yok ama yine de içiyorum.
Nargileci de bir poz vereyim bari… :9
Furkan nargilesini çekmiş, dumanında boğulurken…
Nargileci de nargile serbest ama sigara yasak. 🙂 İkisinin tamamen farklı birşey olduğunun göstergesi bu sanırım.
Buradan sonra biraz dolaşarak cafeye dönüyoruz. Toplanma saatimize kadar biraz bekliyoruz ve herkes tamamlandıktan sonra yemeğe gidiyoruz. Karnımızı doyurup, brifingi dinledikten sonra Kadıköy’e otelimize dönüyoruz. Son gecemizi geçireceğiz İstanbul’da. Ekip yarın otobüs ile Selanik’e devam edecek. Benimle birlikte 3 kişi daha turu burada sonlandırıyor. Mooij Kees, eşi Mooij-Loos Margriet ve Schoustra Aede yarın İstanbul’dan ayrılacaklar. Benim Schengen vizem olmadığı için tura buradan son veriyorum. Bu benim için üzücü bir durum. Ama bir yandan da kalan 7 gün olduğu için pek üzülmüyorum. Roma’ya kadar gitmeyi çok isterdim ama artık başka sefere diyerek kendimi avutuyorum.
04 Mayıs 2011
Arkadaşlarımı Selanik’e götürecek otobüs geliyor ve bisikletler çantalar yükleniyor. Benim bisikletim dün Topkapı’ya götürülenler arasında olduğu için onları karşıdan yükleyeceğiz. Bende arkadaşlarım ile karşıya kadar birlikte gidiyorum. Bisikletlerimizi Esenler yakınında alıyoruz ve ben burada arkadaşlarım ile vedalaşıp, geçirdiğimiz 28 günün ardından ayrılıyorum. Geriye çok güzel hatıralar kalıyor… Yolunuz açık olsun arkadaşlar…
Bizi karşılayan ekipten arkadaşımız beni Esenler otogarına kadar bırakıyor, bende bisikletimi ve çantamı Erzincan’a eve gönderiyorum. İstanbul ve çevresinde biraz vakit geçirip eve döneceğim bende…