Kaunos Bisiklet Buluşması (1.Gün)

Merhaba Sevgili Arkadaşlar,

14-15-16 Eylül 2012 tarihlerinde organize ettiğimiz “Kaunos Bisiklet Buluşması” için Köyceğiz’de toplanıyoruz. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen arkadaşlarımız ve dostlarımız ile burada buluşup güzel ve mutlu üç gün geçireceğiz. 13 Eylül akşamı toplanmaya başladık ve kampa gelenler çadırlarını kurmaya başladılar. Turumuzun ilk katılımcısı Ankara’dan Rıfat oluyor ve 13 Eylül sabahı 09:00’da geliyor. Bir süre onunla vakit geçiriyoruz… Sonrasında ise diğer arkadaşlarımız tek tek gelmeye başlıyorlar.

İlk günün gecesinde 23:00’de kamptan ayrılarak sabah ki kahvaltı için hazırlık yapmaya Nil’e gidiyoruz. Dört kişi kahvaltı malzemelerini yarın için hazırlıyoruz ve gece yarısını geçtikten sonra kampa dönüp uykuya dalıyoruz.

14 Eylül 2012

Sabah 07:00’de yapılması planlanan kahvaltıyı kamp alanına getirmek için 6:00’da kalkıyoruz ve koşturmaya başlıyoruz. Tabi ilk günün heyecanından olsa gerek kahvaltımızı istediğimiz saatte yetiştiremiyoruz ve 7:30’da anca kahvaltıya oturabiliyoruz. Bunun için arkadaşlarımızdan özür dileriz tabi. 🙂

Kahvaltının ardından yola çıkmak için hep birlikte hazırlanıyoruz. Bugün rotamız köy yollarından Akyaka olacak. Olabildiğince anayoldan uzak kalmak istiyoruz. Sabah katılanlar ile birlikte sayımız 40’a yakın oluyor ve yavaş yavaş yol için hazırlanıyoruz. 8:00’de çıkmamız gerekiyordu ama kahvaltının gecikmesi yola çıkmamızı da etkiliyor ve 8:30’da anca yola çıkabileceğiz.

Tüm katılımcı arkadaşlarımıza plakalarını teslim ediyoruz ve bisikletlerimize bağlıyoruz. Plakaların arkasında da programımız yer alıyor. Nereye gidecekmişiz, nerede saat kaçta olacak mışız hepsini oradan takip edebileceğiz. 🙂 Elimizden geldiğince programa sadık kalmalıyız ki hava kararmadan çadırlarımıza dönebilelim. 🙂

Yola çıkmaya hazır olanlar diğerlerini bekliyorlar ve biraz sonra kamp alanını terk ediyoruz.

Güzel turumuzun ilk gün rotasına birazdan başlayacağız. Herkes gibi bizlerde çok heyecanlıyız. Tek dileğimiz uzaklardan gelen arkadaşlarımızın buradan mutlu ve memnun ayrılmaları. Hareket etmeden önce toplu olarak bir fotoğraf alıyoruz ve hemen sonrasında pedallarımızı çevirmeye başlıyoruz. Öncümüz Merih Abi, artçımız ise Tim… 🙂 Sırtımız yere gelmez arkadaş. 🙂

Rotamız Zaferler köyü üzerinden devam ediyor ve oradan Döğüşbelen’e çıkacağız. Sakin ve doğa ile iç içe yollarda pedallamanın tadını çıkartıyoruz. Arkadaşlar ile muhabbete başladık bile. Keyifle pedallar dönüyor.

Bu turda kural da yok, eskort da yok. 🙂 Tek kuralımız kavşaklarda arkadan geleni görmek, bunun dışında herkes kendi temposunda ve kendi kafasına göre gidiyor. Nasıl mutlu olacaksa öyle yani. 🙂

Trafiği neredeyse yok denecek kadar az yolda pedallıyoruz. Hava sıcaklığı şimdilik tadında, o kadar terletmiyor. İlerleyen dakikalarda ne olur bilemiyorum. 🙂 Muğla’dan, İzmir’den, Ankara’dan, İstanbul’dan, Denizli’den, Burdur’dan arkadaşlarımız ile güzel dakikalar geçiriyoruz…

Daha ilk kilometrelerden grubumuz uyumlu görünüyor ve herkes çok mutlu görünüyor. Diliyoruz ki tur sonunda da bu mutluluk devam eder. 🙂

Döğüşbelen çıkışında bir süreliğine Fethiye – Muğla anayoluna bağlanıyoruz. Yola çıkar çıkmaz da tırmanış başlıyor ve vücut ısımız anında artıyor. Hemde trafik çok sıkıcı oluyor. Yol geniş ama yine de yanımızdan vızır vızır geçen araçlar can sıkabiliyor. Özellikle selam vermek maksatlı çalınan kornalar bir süre sonra keyif kaçırıyor. 🙂

İlk ve son rampanın zirvesindeyiz. 🙂 Buradan sonra yolumuz düz gidecek. Karaböğürtlen kavşağından da Çörüş köyü yoluna döneceğiz. Oraya kadar biraz daha sabretmemiz gerekiyor.

Arkadaşlar bir bir geçiyorlar yanımdan, ben de onları fotoğraflıyorum .

Sevgili öğretmenimiz Ayşecan geçiyor şimdide.. 🙂 Turun sonunda okula gitmek ne kadarda kötü ama değil mi? 🙂 O nedenle anın tadını çıkarmakta fayda var. 🙂

Kavşaktan dönüyoruz ve ilk çeşmede toparlanmak ve biraz soluklanmak için mola veriyoruz. Herkesin tam olduğunu Tim’i gördükten sonra anlıyoruz ancak. Tim görevini çok iyi yapıyor ve hiç kimseyi kendi ardında bırakmıyor. 🙂

Sularımızı tazeleyelim arkadaşlar… 🙂 Bu molalar muhabbet etmek için de iyi oluyor. Pedallama esnasında bazen birçoğumuzu göremiyoruz. 🙂

Yine muhteşem bir yolda pedallarımız dönmeye devam ediyor. Çörüş köyüne doğru devam ediyoruz.

Bahadır önde arkasından da diğer arkadaşlar geliyorlar…

Yine yanımdan geçip gidiyorlar…

Mutlu mutlu devam edelim yolumuza…

Sevgili Serkan ve kız arkadaşı da geliyorlar…

Yörük Ali’ye kadar durmadan geliyoruz ve burada çay/kahve molamızı veriyoruz. Kahvelerimizi sipariş ediyoruz ve bu sırada muhabbete başlıyoruz. Afiyetle içiyor ve dinleniyoruz. Bu mola çok iyi geldi bizlere, karnımız da hafiften acıkmaya başladı. Ama öğle yemeğimizi Akçapınar’da tostcuda yemek istiyoruz. O nedenle biraz daha sabretmemiz gerekiyor.

Yörük Ali’den ayrılıyoruz ama Antalya’dan gelen 4 kişi burada kalıp daha sonra yola çıkacaklarını söylüyorlar. Bizim için sakıncası olmadığı için bizler devam ediyoruz yolumuza. Çıtlık rampasını dikkatli indikten sonra Şirinköy’e doğru dönüyoruz ve tekrar rahat bir yola geçiyoruz. Buradan Akçapınar’a kadar köy yollarından gideceğiz.

Öğle yemeği molasını vereceğimiz Akçapınar’ a ulaşmamız pek uzun sürmüyor sanki. Yolun  güzelliğinden olsa gerek, vakit nasıl geçti bilmiyoruz. Burada ilk olarak bir hatıra fotoğrafı çekiliyoruz. Burdur’dan Burçin, Köyceğiz’den Nil, İstanbul’dan Fatih ve son olarak bendeniz Serkan. 🙂 Bu fotoğrafın hemen sonrasında yemek siparişimizi veriyoruz. Pek seçeneğimiz yok, tercihimizi karışık tost ve ayrandan yana kullanıyoruz. 🙂

Öncümüz Merih Abi ve Mehmet Abi de siparişlerini vermişler yemeklerini bekliyorlar. 🙂

İzmir’den Cem, Can, Ertuğrul Abilerimiz, Yatağan’dan Atilla Abi, Muğla’dan Murat, Marmaris’ten Bahadır ve son olarak yine İzmir’den Perihan’da yemeklerini bekleyenlerden… 🙂

Muğla’dan İlker ve Hakan, Ankara’dan Rıfat karınlarını doyurmuş, mutlu gibiler. 🙂

Serkan, Merve ve Evrim’de mutlu mutlu bakıyorlar ne güzel. 🙂

Muğla ekibi Özgür, Ayşe, Ali Hoca ve İstanbul’dan Mehmet… Sizlere de afiyet şeker olsun… 🙂

Bütün dostlar, arkadaşlar karınlarını bir güzel doyurdular. Buradan sonra Akyaka’ya gidip denize girmek yada biraz dinlenmek gerekiyor sanırım. 🙂 Evet evet öyle olması gerekiyor ve vakit kaybetmek istemiyoruz hemen okaliptüs ağaçlarının arasından yola çıkıyoruz.

Kadın Azmağının yanından Akyaka’ya giriş yapıyoruz. Burada Burdur’dan gelen Burçin kardeşimi çekiyorum.

Akyaka’da Türkiye’nin ilk bisiklet barında duruyoruz. Burada saat 14:00 gibi buluşmayı tüm arkadaşlara duyuruyoruz ve herkes kafasına göre takılmaya başlıyor. Bizde tercihimizi şöyle kısa bir yürüyüşten yana kullanıyoruz. Sonra bir yere oturup soğuk birşeyler içiyoruz. Denize girmeye pek tadım yok, o nedenle girenleri izlemekle yetiniyorum. 🙂

Plajın diğer yakasında kitesurf yapanları izliyorum bir süre. Epey ilgi var demek ki, gün geçtikçe çoğalıyor. 🙂

Saat 14:00’de tekrar gezerek “Cycle Bar”a dönüyoruz. Burada soğuk su içip arkadaşlarımızın toparlanmasını bekliyoruz. Sonrasında farklı bir rotadan Köyceğiz’e doğru yola çıkacağız.

Tabi bu bekleme anında boş durmuyoruz ve tandem bisikleti deniyoruz. İlk olarak Fatih ile deneme turuna çıkıyoruz. Kullanımı pek kolay değil, çok iyi organize olmak gerekiyor. Uzun bir tura gidilir mi bilemiyorum. 🙂 Bir tur atmak bile zor oldu. 🙂

Hemen ardından bu defa Nil ile birlikte biniyoruz. 🙂 Nil daha hafif olduğu için daha rahat kullanıyorum. 🙂 Yine de pek tekin değil gibi geliyor bana. 🙂

Saat 14:30’da tamamen toplanıyoruz ve Gökova üzerinden yola çıkıyoruz. Elmalı ve Portakallık köylerini takiple Karabörtlen’e kadar köy yollarından gideceğiz…

Elmalı köyünde ki köy kahvesinde çay molasına duruyoruz. Çaylar, sodalar ve bisküviler ile haşır neşir oluyoruz. 🙂 İki muhabbetin de belini kırıyoruz burada. 🙂 Bu noktada Antalya’dan gelen ve Yörük Ali’de bizden ayrılan arkadaşlar ile buluşuyoruz. Akyaka’ yı göremeden buraya gelmişler.  Bundan sonra Köyceğiz’e birlikte dönüyoruz.

Çay molası bitiyor ve tekrar yola çıkıyoruz. Karabörtlen’e geliyoruz ve durmadan yola devam ediyoruz. Sonra tekrar anayola çıkıyoruz. Bu noktada mecburen anayola bağlanmamız gerekiyor. Hiç istemiyoruz ama burada alternatif yolumuz yok. 🙂

Döğüşbelen girişine kadar bu yolda pedal çeviriyoruz ve oradan tekrar içeri sapıyoruz. Bu defa farklı bir rotadan devam ediyoruz. Buradan Toparlar’ın içine çıkacağız. Bu yolda çok güzel, portakal bahçeleri arasından kıvrılarak ilerliyor.

Kaunos Bisiklet Buluşması baskılı tişörtlerimiz bazı arkadaşlarımızın üzerinde. Bunlardan biriside Murat. 🙂 Köyceğiz’ de faaliyet gösteren ve kahvaltılarımızı veren Özkayalar Giyimin hediyesi olarak katılımcı arkadaşlarımıza dağıtıldı.

Kısa bir incir yeme molasından sonra ekip toplanıyor ve tekrar yolumuza devam ediyoruz. Bugün turumuzun en uzun günü ve artık yorgunluk belirtileri başlıyor arkadaşlarda. 🙂

Toparlar’ a doğru çok güzel yoldan geliyoruz ve ağaçlardan oluşmuş tünelden geçiyoruz. Muhteşem bir manzara burası…

Buradan sonra Toparlar köyüne ulaşıyoruz ve tekrar anayola çıkıyoruz. Köyceğiz’e kadar 2-3 km bu yolda gidiyoruz ve ilçe merkezine dönüyoruz. Burada toplanıp ilçeye hep birlikte giriş yapmak istiyoruz. Bunun için bize ayak uyduran arkadaşlarımıza teşekkür ederiz. Tabi bu sırada birkaç arkadaşımızın lastiği patlıyor, yolda kırılmış cam parçalarından dolayı. Onları kısa sürede yapıp yola devam ediyoruz.

Köyceğiz içine topluca giriyoruz ve sahile kadar da dağılmıyoruz. 🙂 Buradan sonra özgürüz, isteyen istediği yere gidiyor. 🙂 Bizlerde yavaş yavaş kamp alanına yöneliyoruz. Bu sırada sahilde pedal çeviren birisi ile karşılaşıyoruz. 🙂 Merih Abinin oğlu sevgili Kerem oluyor tabii bu. 🙂 Bu sırada baba-oğul fotoğrafı çekmemek olmaz ama değil mi? Hemen uyarılar ile asılıyorum makineme ve çekiyorum. 🙂 Bu güzel fotoğraf armağan olsun sizlere… 🙂

Kamp alanımıza geldik, yapılması gerekenleri hemen sıraya sokuyoruz. 🙂 Önce duş alınacak, sonra karın doyurulacak, sonra yarın için kahvaltı hazırlamaya Nil’e gidilecek. 🙂 Acelemiz yok tabi yavaş yavaş hareket edebiliriz.

Program gereği sadece kahvaltı ikram edebiliyoruz  arkadaşlarımıza. Onun dışında ki öğünleri kendileri istedikleri yerde yiyebiliyorlar. O nedenle daha özgür ve daha güzel oluyor. Her insan, her yemeği yiyemiyor sonuçta. 🙂

Kamp alanımızda sıcak duş imkanının olmasının avantajını kullanıp hemen duşa gidiyoruz. Sırası ile girip çıkıyoruz ve günün yorgunluğu bir şekilde gidiyor üzerimizden. Çadırlarımızın hemen yanında bulunan masaya oturup dinleniyoruz ve arkadaşlar ile muhabbet ederek akşam yemeği için vakit geçiriyoruz. Bizim planımız Nil’e gidip orada birşeyler yemek. Tabii hemen sonrasında kahvaltı hazırlama işi olduğu için. 🙂

Akşam yemeği saati geliyor ve üç arkadaş gidiyoruz Nil’e ve akşam yemeğimizi de hep birlikte hazırlıyoruz. Afiyetle yemeğimizi yemeye başlıyoruz. Bugün farklı bir olayda var aslında. Burçin’in doğum günü bugün. Biz en başından beri biliyoruz ama o unuttuğumuzu sanıyordu. 🙂 Pastamızı ve hediyemizi ayarlamıştık birkaç gün öncesinden. 🙂 Yemeğin ardından yarın sabah için kahvaltıları hazırladık. Hemen sonrasında ise Burçin’e sürpriz yapma sırası geldi. Dondurmalı pastamızın üzerine mumları koyarak doğum günü pastası yaptık ve Burçin’e üfletmek üzere odaya götürdük. 🙂 Tabi bu manzarayı beklemiyor olacak ki şaşırıyor. 🙂 Dostum doğum günün kutlu olsun diyerek dilek tutmasını ve mumları söndürmesini bekliyoruz. Tabii bu dilek tutma işi biraz uzun sürüyor orası ayrı konu. Sonra ise Nil, Fatih ve benim birlikte aldığımız çam sakızı, çoban armağanı hediyemizi veriyoruz. 🙂

Bu güzel dakikalardan sonra gecenin 12’sinde kamp alanına geliyoruz ve yatmak için çadırlarımıza giriyoruz. Yarın yine erken kalkacağız nasıl olsa. Bu sırada hemen çadırımızın yanında bulunan masada, Antalya’ dan gelen  arkadaşlar oturmuş şarkı söylüyorlar ve muhabbet ediyorlar. Biraz sonra nasıl olsa biter diye pek önemsemiyoruz. Bir süre sonra şarkılar bitiyor ve muhabbet edip kahkahalar atmaya başlıyorlar. Bu sırada saat gecenin 1’i gibi tabi. Ses seviyeleri ise normalin çok üstünde. Birileri ile dalga geçip gülüyorlar, onu bunu beğenmeyip sonra tekrar basıyorlar kahkahayı… Ben çadırda uyuyamıyorum ve ha bitti ha bitecek diye kalkıp uyarıp canlarını da sıkmak istemiyorum. Ama maalesef bitecek gibi durmuyor.

Nil uyarmak için çıkıyor çadırından ve ardından ben çıkıyorum. Uyarılarımıza sadece ters cevaplar ve bağırmalar geliyor ve canımız iyice sıkılıyor tabii, tüm kampın tadını kaçırdık diye.  Bu sırada benimde uykum kaçıyor ve 2:30’da ancak çadırıma girip uyuyabiliyorum.

Kaunos Bisiklet Buluşması 1.Gün Güzergâh ve Yükselti Haritası; 95 Km

Sevgilerimle…

orta-gun-2orta-gunsonraki-gun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.