26 Mayıs 2012
Dün yağmurlu havada kurduğumuz çadırlardan çok daha güzel bir güne uyanıyoruz. Hava da neredeyse bulut yok. O nedenle güne süper dinamik olarak başlıyoruz. Böyle havalar tam bana göre, çok mutlu ediyor beni. 🙂 Kahvaltımız hazır olana kadar yine çadır toplamı işlemini gerçekleştiriyoruz. Bugün yolumuz yine çok kısa, 35 km kadar birşey. O nedenle yavaştan alıyoruz işleri.
Çadırımızın hemen üzerinde duran erikler. Mideyi bozmamak için yeteri kadar yedik, fazlası zarar. 🙂
Minik ördekler çadırların arasında cirit atıyorlar. Bir oradan, bir buradan girip çıkıyorlar. Arada birde yağmur sularının oluşturduğu küçük su birikintilerinde yüzmeye çalışıyorlar. 🙂
Çadırlarımızı toplayıp eşyalarımızı araçlara teslim ettikten sonra kahvaltımızı yapıyoruz. Bir güzel doyuruyoruz karnımızı, hatta dün aldığımız meyve sularından da içiyoruz. Bu da kahvaltımızın lüksü oluyor. 🙂
Bütün bu işlerden sonra yola çıkmak için vakit geçiriyoruz. Öncelikle benim ufaklığın fotoğrafını çekiyorum Yarışlı Gölü ve üzüm bağı manzarasında.
Daha sonra ise Buddyler ile birlikte bu güzel manzarada fotoğraf çekiliyoruz. Hemde mutlu ve özgür pozu ile. 🙂
Tur katılımcısı bir arkadaşımız ise yola çıkmadan önce kısa bir süre ısınma turları atıyor.
Tabi bu sırada ben elimde makine ile fotoğraf çekmeye devam ediyorum. Fotoğraf çekenleri ve çekilenleri çekiyorum. 🙂 Onlardan birisi de Can Sarı oluyor.
Hemen ardından ise Mardin’den katılımcı olan Feryal’i fotoğraflıyorum. 🙂
Daha sonra dürbün elimizde Yarışlı Gölü üzerinde uçan kuşları gözlemliyoruz. Angıtlar, Sakar Mekeler, Flamingolar, Bahriler ve daha nicelerini gözlemleme şansımız oluyor. Kâh uçanlarken, kâh yüzerlerken görebiliyoruz. Bu sırada amcamın biriside üzüm bağını sürerken yakalanıyor objektifime.
İşte biraz önce bahsettiğim uçarken gözlemlediğimiz Angıt kuşu… Objektifimin zoom’u ancak bu kadar yaklaştırabiliyor, kusura bakmayın artık. 🙂
Bir süre daha gözlem yaptıktan sonra yola çıkma vaktimiz geliyor ve jandarma eskortunda pedallamaya başlıyoruz.
Yarışlı Köyüne kadar düz yolda geliyoruz ve köyün hemen bitiminde tırmanış başlıyor. Bu tırmanış Harmanlı Köyüne kadar devam ediyor, hatta sonrasında da devam edecek. Biraz hızlı gidip Köyün girişinde gelen arkadaşlarım ile yoldaşımı fotoğraflıyorum.
Ha gayret dostlar az kaldı… Biz ön grup olarak biraz daha hızlı tempoda ilerliyoruz.
Harmanlı Köyünün merkezinde ekibin toplanması için duruyoruz. Toplanıyoruz toplanmasına ama Jandarma ekibinin de desteği ile araçtan müzik çaldırıp göbek atmaya başlıyor arkadaşlar. Ohh ohh, bir sağdan, bir soldan… 🙂 Biz sadece izlemekle yetiniyoruz tabi ki. 🙂
Tabi neler oluyor diye dışarı fırlayan köylü halkı ne derece rahatsız ettik bilmiyoruz. 🙂 Çıkıp bizleri izlemeye başlıyorlar onlarda. Tabi hepsi bu kadar, bunlar dışında köyde başka insan görmedim neredeyse.
Oyun ve toplanma molasının ardından tekrar düşüyoruz yollara. Biz yine kendi tempomuzda pedal çeviriyoruz. Bu birkaç arkadaşımızı rahatsız etmiş olabilir ama biz yanlış birşey yaptığımızı düşünmüyoruz. Mutlu olmak için geldik, bu şekilde çok mutluyuz. 🙂 Jandarma Abimiz yine açtı müzüğini ve o şarkı sana, bu şarkı bana diyerek sırası ile çalmaya devam ediyor. Bir süre sonra sıkıldık müzikten ve kapattırdık. Tabi bu sırada karşıdan esen rüzgarı da unutmamak gerek. Ama Jandarma aracının rüzgarında rahat ilerliyoruz.
Yeşilova’ya 15 km yolumuz kalmış. Bu ilçe de başkanı ziyaret edeceğiz, o nedenle toplu girmemiz gerekiyor. Ama daha çok yolumuz olduğu için devam ediyoruz.
Jandarma’nın deryalinde giderken epey keyif alıyoruz. Hatta aracın arkasında ki yansımamızı bile fotoğraflıyoruz. 🙂
Buddylerim Fatih ve Nil ile süper uyum içinde pedal çeviriyoruz. Teşekkürler arkadaşlar bu güzel eşlik için. 🙂
Yeşilova’ya 5 km kala bir noktada mola veriyoruz. Burada hep birlikte toplanıp öyle hareket edeceğiz. Bir saate kadar bekliyoruz bütün ekibin toplanmasını. Tabi haliyle canımız sıkılıyor ve çevreyi dolaşıyoruz fazla açılmadan. Sonra oturup tripodu kuruyoruz ve başlıyoruz müzik dinlemeye. Tripod derken öyle bildiğimiz tripod değil. 🙂 Üç buddy sırt sırta veriyoruz yani. 🙂
Bütün arkadaşlar geldikten sonra çıkış için hazırlanıyoruz ve sıra ile yola devam ediyoruz. İkili sırayı bozmadan pedal çeviriyoruz. Yeşilova merkeze kadar geliyoruz bu şekilde ve merkezde bulunan parkta yine toplanıyoruz. Yaklaşık yarım saat kadar buradayız yine. Bizde bu fırsattan istifade ederek akşam için alışveriş yapmaya çıkıyoruz. AKşam için gerekli olan istediğimiz şeyleri alıyoruz ve parka geri dönüyoruz. Birer bardak çay içiyoruz ve yine hareket anonsu veriliyor. Öğle yemeği için Salda Gölü kenarında bulunan belediyenin tesisine gideceğiz.
Tabi öncesinde ilçe merkezinde toplu bir fotoğraf çekilmemiz gerekiyor. Kevser ve İso bu fotoğrafı çekmek için uygun bir arıyorlar ve bizde sıraya girmiş fotoğrafımızın çekilmesini bekliyoruz. 🙂
Fotoğraf seramonisi bitti ve tesise doğru harekete geçtik. 3 km kadar gideceğiz, o nedenle kasmıyoruz ve ekibin en arkasında yata yata pedal çeviriyoruz. Çok geçmeden yemek yiyeceğimiz yere geliyoruz ve bizi miss gibi kokan köfte dumanı karşılıyor.
Köftelerimiz hazır olduktan sonra sıraya giriyoruz ve ekmeklerimizi alıyoruz. Her alan bir kenarıya çekilip yemeğini mideye indirme peşinde. 🙂
Yemek molamız herkes karnını doyurana kadar sürüyor. Tabi üzerine çay sefası da oluyor ama biz Salda Gölü kenarına gidip uzanmayı tercih ediyoruz. Biraz da uyukuluyoruz burada. Bu çok iyi geliyor bize, çok mutluyuz ve huzurluyuz burada. 🙂
Verilen hareket saatinde bisikletlerimizin başına gidiyoruz ve yola çıkmak üzere hazırlanıyoruz. Artık 3-4 km yolumuz kaldı kamp alanına. Bir an önce gidip çadırımızı kurup göle girmeyi istiyoruz. O nedenle aceleciyiz, hava bulutlandı güneş bir görünüyor, bir kayboluyor.
Neyse ki korktuğumuz kadar geç kalmıyoruz ve kamp alanımıza varıyoruz. Hemen acele ile çadırımızı kuruyoruz ve hemen ardından göle girmek için sahile iniyoruz.
Gölün suyu çok soğuk, zorda olsa girmeyi başarıyoruz. Biz göle girerken arkadaşlar bu güzel göl manzarasında fotoğraf çekilmiş geriye dönüyorlar. Muhtemelen biraz sonra onlarda göle girmek için geri gelecekler.
Gölümüz projenin ismi gibi Durgun suyu ile dikkat çekici. Hatta hatırlatmakta fayda var, bu göl dünyanın sayılı derin gölleri arasına giriyor. Kısaca bir vikipedi bilgisi;
Burdur’un Yeşilova ilçesinde, ilçe merkezine 4 km. uzaklıkta, ormanla kaplı tepeler, kayalık araziler ve küçük alüvyal ovalarla çevrili hafif tuzlu tektonik bir göldür. Göller bölgesi içindedir. Yüzölçümü yaklaşık 44 kilometrekaredir. 184 metreye varan derinliği ile Türkiye’nin en derin göllerinden biridir.
Kış aylarında önemli sayılarda barındırdığı “pasbaş, patka ve dik kuyruk” ördek Salda Gölü’nün uluslararası öneme sahip sulak alanlar içerisinde yer almasını sağlamaktadır. Çevresi karaçam ormanlarıyla çevrili olup plajları vardır. Göle 1989 yılında Doğal Sit Alanı statüsü verilmiştir.
Suyunun temizliği ve turkuaz rengiyle oluşan güzel manzaranın yanı sıra, güneybatı ve güneydoğu kıyılarında yer alan küçük kumsallar alanın rekreaktif amaçlı kullanımına olanak sağlamaktadır.
Tur katılımcısı arakdaşlarımızın bir çoğu gölün kenarında göle girme çabası veriyorlar. Gerçekten su hatırı sayılır derecede soğuk. Ben iki kere ancak dalıp çıkabildim… Günlerdir duş almıyorduk, onun hatırına başarabildim bunuda. 🙂 Yoksa pek tercih etmezdim burada üşümeyi. 🙂
Güneş yüzünü göstermişken birazda güneşlenmek lazım ama Can değil mi? 🙂
Üşüselerde suyun tadını çıkartan arkadaşlarımdan bir kare… 🙂
Salda gölünün muhteşem manzarası ve eşsiz renkleri. Bu güzel gölün asıl manzaraları bir sonra ki gün sizlerle olacak. Turun 4.gününde gölün çevresini dolaşacağız çünkü.
Göl sefasının ardından çadırlarımıza çıkıp üzerimizi değiştiriyoruz ve vakit geçiriyoruz. Bu arada ben Burdur’a dönmek için kamp alanından ayrılıyorum. Yarın gölün çevresini döndükten sonra turumuz sonlanacak. Bizde araç ile geldiğimiz için tekrar Burdur’a dönüp vakit kaybetmek istemiyoruz ve ben Burdur’a gidip aracımızı alıp Salda Gölüne getireceğim. Ama şua n için Burdur’a gidecek araç bulamadım. Bende yarı yaya, yarı otostop olmak üzere yola düştüm. Hemen çıkıta bir motosikler beni bir yere kadar bıraktı sonra ise otostop çekerek yürümeye devam ettim. Bu şekilde Yeşilova’ya ulaştım ve saatim 17:40’ı gösteriyordu. Burdur’a giden araç 17:30’da hareket etmiş. Bir diğer araç ise 19:00’da… 🙂 Bu akdar beklemek yerine ilçe çıkışına kadar yürüdüm ve otostop çekmeye devam ettim.
Ama araç sayısının az olmasını bırakın bir tanesi bile durmuyor. Sinir oldum bu duruma. 🙂 Bir süre sonra telefonum çalıyor ve Fatih arıyor. Buradan bir araç çıkıyor, neredeysen gelip seni alacak diyor. Bu habere seviniyorum ve Yeşilova ilçe çıkışında bekliyorum diyorum. Çok geçmeden araç geliyor ve beni alıp Burdur öğretmenevine bırakıyor. Buradan aracı aldığım gibi geri dönüşe geçiyorum. Burdur şehir merkezinden çıkmam biraz zor oluyor ama başarıyorum. 🙂
45 dakikalık yolculuk sonrasında Yeşilova’ya geliyorum. Ekip akşam yemeği için öğle yemeği yediğimiz yere geliyormuş, Fatih beni arayıp bilgilendiriyor ve bende oraya geliyorum. Tabi onlardan önce vardığım için salıncakta sallanarak onları beklemeye koyuluyorum. 🙂 5-10 dakika sonra onlarda geliyorlar ve hep birlikte yemek yemeye koyuluyoruz.
Akşam yemeğinin hemen ardından tekrar kamp alanına dönüyoruz ve biz keyif masamızı hazırlıyoruz. Keyifli geçen dakikalardan sonra sahilde yakılan ateşn başına gidiyoruz. Hande arkadaşımız bize yine güzel bir ateş topu gösterisi sunuyor. Tabi bunun bir ismi var ama bilmediğim için sizlere aktaramıyorum.
İzlenen bu gösteriden sonra muhabbet ortamı başlıyor ve sıra ile herkes kalkıp kendi hakkında bilgi veriyor ve bisiklet geçmisini anlatıyor. Sıra ile konuşmalar başlıyor ve yavaş yavaş bizlere doğru geliyor. Bu sırada benim kafam hafiften kıyak o nedenle pek kendimde değilim. 🙂 Çıkıp bende konuşmaya başlıyorum, kafanında kıyak olması ile birkaç kelimeyi karıştırıyorum. 🙂 Ama beni tanıyanlar ne demek istediğimi eminim anlamışlardır. 🙂
Bu keyifli muhabbetten sonra tekrar çadır alanına doğru dönüyoruz ve muhabbete burada devam ediyoruz. Ama her nedense kendimi pek iyi hissetmiyorum. İçim bir garip oldu benim… Yatmak istiyorum çadıra girmemle çıkmam bir oluyor. Kötüyüm kötü… 🙂
Biraz daha dışarıda vakit geçiriyorum ve kafamı biraz olsun yatıştırmaya çalışıyorum. Nihayetinde saat kaçtı bilmiyorum çadıra girdim ve uyumaya çalıştım…
Yarın turumuzun son günü, bu son gecemiz içimizde biraz hüzün var tabi…
3.Gün Güzergah Haritası;
3.Gün Yükselti Haritası;
Sevgilerimle…
Not: Km saatim takılı olmadığı için km bilgisi ve istatistiği veremiyorum.
Portakal kötüdür, vişne iyi:)
Tamam yaa, gece neden kötü olduğum ortaya çıktı. Portakal kötüdür kötü… 🙂
Selamlar,
yükselti haritası için hangi kaynağı kullanıyorsunuz? Bilgi verebilirseniz sevinirim.
Merhabalar,
mapmyride.com internet sitesini kullanıyorum…
vay vallaha çok beğendim…o ne göl ya…veya senin fotolar
Teşekkürler Semih Hocam… Bir sonraki gün çok daha güzel fotoğraflar göreceksiniz. 🙂