8 Nisan 2018
Farklı bölgede ve farklı yollarda pedallama özleminin tavan yaptığı günlerde atıyorum kendimi yollara. Muğla’dan Cumartesi akşamı 19.15’te Aksaray otobüsüne binecek, bütün geceyi yolda geçirecek ve sabah 6.00 civarı Aksaray’a ulaşacağım. Dönüş ise Pazar günü, yani vardığım gün akşam 21.45’te olacak. Önümde yaklaşık 15 saat ve yaklaşık 170 km yolum olacak.
Turu Dahon katlanır bisikletim ile gerçekleştireceğim. Birkaç revizyonla uzun turlar için uyumlu hale getirdim. Umarım bu turda beni mutlu eder. Gidon yol gidonu, vites kollarını da onunla uyumlu STI kollarla değiştirdim.
Muğla otogarında bisikletimi katlayıp otobüsün gelmesini bekliyorum. Otobüs geldikten sadece birkaç dakika içinde bisikletimi bagaja koyup sabitliyorum. Otobüs personeli de bana epey yardımcı oluyor.
Planlandığı gibi sabah 5.30 civarı Aksaray’a ulaşıyorum. Kahvaltımı yaptıktan ve gün aydınlandıktan sonra saat 6.00’da yola koyuluyorum. Güneye doğru başlıyorum pedalımı çevirmeye. Hasan Dağı manzarasında keyifle yol alıyorum.
Saat tam 6.30’u gösterdiğinde Aksaray’ı geride bırakıyorum. Daha önce geçmediğim bir rota olduğu için her kilometresi benim için heyecanlı. Keyfim şimdilik yerinde. 🙂
İlk durağım Altunhisar olacak o nedenle Niğde yolunu takip edeceğim. Şimdilik yol düz ve akıcı…
Hasan Dağı manzarası bir an olsun beni yalnız bırakmıyor. Ben de sık sık durup fotoğrafını çekmek zorunda kalıyorum. Karlı zirvesi Dahon’um ile güzel görünüyor.
Saat 7.00 oldu ve kilometreler altımdan akıp gidiyor.
Bundan sonra bir tırmanış çıkıyor karşıma ve hızım biraz düşüyor. Kendi hızımda acele etmeden yavaş yavaş tırmanıyorum. Konya il sınırına geldiğimde saatim 8.00’i gösteriyordu.
Adana yolunda bir sapağa geldim. Buradan Altunhisar, Niğde yoluna döneceğim. Buraya kadar geldiğim yola nazaran trafik oldukça azalacak ve yönümü rüzgara çevirmiş olacağım.
İlk hedef ilçe olan Altunhisar’a 31 km yolum olduğunu görüyorum. Görüyorum görmesine ama rüzgar acımasızca karşımdan esiyor. Hız ortalamam giderek düşüyor.
Pedal çevirmeye çabalıyorum, yavaş da olsa ilerliyorum. Ama bu durum enerjimi hızla tüketiyor. Her pedalda ayaklarımdaki gücün çekildiğini hissediyorum.
Farklı bir ile, Niğde il sınırına girdim, bu arada hızım iyice düştü.
Kavşaktan döndükten sonra daha 6 km yol gelmişim, ama sanki daha fazla gelmiş gibi yorgunum. 6 km’yi yarım saatten fazla bir zamanda geçmişim.
Karakapı köyü dolaylarından geçip yoluma devam ediyorum. Bu arada yavaş yavaş yükseliyorum da. Aslında bir geçit tırmanıyorum. 1335 metrede bulunan Hamburun Geçidi’ni aşacağım.
Saat 9.30 gibi geçit zirvesinden geçiyorum. Zirve tabelası yok ama bulunduğum rakım ve inişin başlaması bana bunu gösteriyor. İnişe geçiyorum ama hala rüzgar karşımda ve giderek şiddetini arttırıyor. Biraz ileride terkedilmiş bir yer görüyorum ve fotoğraf çekip yoluma devam ediyorum.
Altunhisar’a artık 15 km yolum kaldı. Bir an önce ilçeye ulaşmak istiyorum. Bu ilçeden sonra rotam Kuzey’e dönecek, tırmanış olacak ama en azından rüzgar arkamdan esecek.
Aşağıdaki görselde rüzgarın tam karşımdan ve ne kadar güçlü estiğini görebilirsiniz.
Öyle yada böyle zor da olsa saat 10.43 gibi Altunhisar’a ulaşıyorum. Dizlerim ve ayaklarım neredeyse bitti diyebilirim. Buraya gelmek benim için hiç kolay olmadı. Yüzümün gülmesi yeni bir ilçeye ulaşmış olmamdan kaynaklı. Yoksa emin olun çok acı çekiyorum. Daha önce hiç böyle olmamıştı. Sebebinin rüzgardan kaynaklandığını düşünüyorum. Her ne kadar rüzgar ilerlememe engel olsa da ben pedala daha kuvvetli bastım. Sanırım o nedenle kendimi çok daha fazla yordum.
Buradan sonraki hedefim Çiftlik ilçesi. Ama öncesinde ilçe merkezine gidip bir marketten alışveriş yapmam gerekiyor.
Enerjimi toplayacak şeyler alıp yiyorum. Karşımda 18 km’lik bir tırmanış var. Orayı çıkacak gücü kendimde bulamayınca birkaç kişiye buradan Çiftlik’e giden minibüs olup olmadığını soruyorum. Maalesef olumlu bir cevap alamayınca mecbur pedallayacaksın arkadaş diyorum…
En kötü geçen araçlara otostop çekerim diye düşünüp saat 11.00 gibi başlıyorum tırmanışa. Çiftlik ilçesine 25 km yolum var ve bunun 18 km’si tırmanış geri kalan 7 km’si iniş. Zirveye ulaşırsam zaten ilçeye vardım sayılır.
Yola çıkıyorum çıkmasına ama neredeyse hiç araç geçmiyor. 🙂 Bir tane araç görüyorum tıka basa dolu, bir süre sonra bir tane daha ama o da hiç uygun değil. Sanırım bu yolda beni alabilecek uygun araç hiç geçmeyecek. Geri dönüp baktığımda Altunhisar ilçesinin geride kaldığını ve ne kadar yükseldiğimi görüyorum.
50 dakikadır tırmanıyorum, bütün gün olduğu gibi Hasan Dağı yine sol tarafımdan bana göz kırpıyor. Çok durmak istemiyorum. Dizlerimin ağrısından bisikletten inip, tekrar binmek normal pedal çevirmekten daha çok acı veriyor.
Tırmanışa devam…
Yükseldikçe manzaralarda güzelleşiyor ama hala uygun bir araç geçmedi. 🙂
Saat 12.20 oldu, 1 saat 10 dakikadır tırmanıyorum ve daha 10 km yol gelebilmişim. Geriye kaldı 8 km tırmanış. Buraya kadar geldikten sonra artık uygun araç gelse de binmem diyorum kendi kendime. Acılara inat pedallamaya devam…
Giderek karlı zirvelere yaklaşıyorum, daha ne kadar çıkacağım bakalım.
Yol manzaram çok değişken, bazen vadi, bazen kayalıklarla karşılaşıyorum.
Kıvrılarak ilerlemeye devam, her pedal beni zirveye biraz daha yaklaştırıyor.
Burası bir yaylaya giden yol. Keşke vaktim olsa da buraları da keşfedebilsem. Ama maalesef şuan rotam dışına çıkmıyorum.
Ufukta görünene göre artık tırmanışın zirvesine oldukça yakınım. Bakalım öyle mi olacak.
Derken saat tam 13.02’de 1980 metre rakımlı Topalakkaya Geçidi’ne ulaşıyorum. Ufukta görünen yer doğruymuş, çok geçmeden zirvedeyim. Buraya ulaşmak benim için gerçekten hiç kolay olmadı. Çok acı çektim, bir an önce inişe geçip Çiftlik ilçesine varmak istiyorum. Çok acıktım ve artık karnımı doyurmak istiyorum.
İnişe geçince karşımda Çiftlik ilçesini görüyorum.
20 dakika sonrasında ilçe merkezine ulaşıyorum. Ama oldukça küçük bir ilçe olduğu için yemek yiyecek uygun bir yer bulamıyorum.
Uygun yer bulamayınca 10 km ileride bulunan Güzelyurt ilçesine kadar devam etme kararı alıyorum.
Gitme kararı alıyorum almasına ama karşımda yine bir rampa beni bekliyor. Eğimi az ama 9 km’lik bir tırmanış bu.Hadi hayırlısı diyerek acılarıma tuz basarak yükleniyorum pedallara. Güzelyurt’a 10 km tabelasını görünce mutlu oluyorum. Artık ulaşılabilir bir durumda görünüyor.
Bu tabeladan yarım saat sonra Sivrihisar köyüne ulaşıyorum. Burada artık Kapadokya bölgesinde olduğumu anlıyorum. Peri bacaları ve kayalara oyulmuş evler dikkatimi çekiyor.
Bu köy aynı zamanda benim için zirve oluyor. Sivrihisar Geçidi 1770 metrede ve artık bu tabela inişin habercisi. Yol yapım çalışmasından dolayı tabelayı söküp kenara koymuşlar. Öyle ya da böyle tabelayı gördüysem fotoğraflamadan geçmem. Hele ki buraya zor şartlarda ve acılarla ulaştıysam. 🙂
İnişe geçtikten 10 dakika sonra Güzelyurt ilçesi karşımda. Gelmeden önce çıkarttığım yükselti grafiğine göre buradan sonra Gülağaç’a kadar rampa görünmüyor. Bu güzel…
Güzelyurt ilçesine girmeden son bir km toprak yol ile geçiyor. İniş olduğu için oldukça dikkatli olmam gerekiyor.
Saat 14.35 ve ben resmen Güzelyurt’tayım. Burası küçük bir ilçe de olsa turizmden dolayı ziyaret edilen bir yer. O nedenle muhakkak yemek yiyecek bir yer vardır diye düşünüyorum.
İşte: bir köfteci buldum ve hemen oturup karnımı doyuruyorum.Biraz dinlendikten sonra yola koyulmak için hamle yapıyorum. Aman aman ayaklarım tutulmuş resmen, dizlerimi açamıyorum bile. Durumum oldukça vahim, ama daha gitmem gereken yerler var. Acıların üstüne giderek dişlerimi sıkıyorum ve tekrar pedal çevirmeye başlıyorum.
Güzelyurt çıkışında Hasan Dağı ile tekrar selamlaşıyoruz.
İlçe çıkışında Gülağaç’a 32 km yol görünüyor. Ama ben tabii ki daha kısa rotayı, Ihlara’ya gitmeyi seçiyorum.
Biraz inişten sonra Nevşehir yoluna dönüp biraz daha ilerledikten sonra Gülağaç kavşağına geliyorum. İlk başta yanıldığımı zannetmiştim ama harita üzerinden de doğru yolda olduğumu görüyorum.
Gülağaç’a 5 km yolum kaldı. Şu an tek hedefim oraya ulaşmak.
Tali yoldan Gülağaç’a giriş yaptığım için ilçe tabelasını göremiyorum. O nedenle kaymakamlığı bulup oranın fotoğrafını çekiyorum. Saat neredeyse 16.00 oldu. 10 saattir yoldayım ve artık dizlerim iflas etti. İlçe merkezini biraz dolaştıktan sonra minibüs bulup onunla Aksaray’a geçmek istiyorum. Aksaray’a kadar olan yol inişli çıkışlı ve bu dizlerle mümkün değil devam edemem. Son hedefim olan Gülağaç ilçesine ulaştığım için gönül rahatlığıyla turu burada noktalayabilirim.
Gülağaç ilçesinde kısa bir gezintiden sonra birkaç kişiye minibüsün nereden kalktığını soruyorum.
Tarif edilen yere gidip minibüsü buluyorum ve hemen bisikletimi katlayıp minibüsün arkasına yerleştiriyorum. İşte katlanabilir bisikletin en büyük avantajı bu. Zorda kaldığında hiç bir durumda sana ayak bağı olmuyor. Katlandığı takdirde her yere kolaylıkla koyabiliyorsunuz.
Bisikletimi yerleştirdikten sonra 15 dakika kadar bekliyorum ve minibüsün hareket saati geliyor. Oturduğum yerden kalkıp minibüse gitmek bile bana işkenceye dönüşüyor. Dizlerim tamamen iflas etmiş durumda. Rüzgara karşı zorlamak hiç iyi bir fikir değilmiş. Bu da yetmezmiş gibi onca rampayı tırmandım ve toplamda 130 km’nin üzerinde pedal çevirdim. Bir an önce otogara ulaşıp, otobüs saatine kadar dinlenmek istiyorum.
Yarım saat, 45 dakika kadar bir yolculuktan sonra Aksaray’a ulaşıyoruz. Minibüs otogara gitmediği için beni şehir merkezinde indiriyor. Burada tekrar bisikletimi açıp otogara kadar pedallamaya başlıyorum. Bu sırada yolum üzerinde bir yerde karnımı doyurup, sonra devam ediyorum. Otogar ve benzeri yerlerde pek kaliteli yemek olduğunu düşünmüyorum. O nedenle şehir merkezinde karnımı doyurup öyle gidiyorum.
Otobüsüm otogar öncesinde biraz ileride bulunan tesiste durduğu için bende onu tesiste beklemek istiyorum. Otobüs gelene kadar tesiste vakit geçiriyorum.
Hareket saati geldiğinde otobüs geliyor ve şanslıyım ki, geldiğim otobüs ile dönüyorum. O nedenle bisikletim hiç sorun olmuyor.
Muhteşem ve bir o kadar da zorlu turu geride bırakıyorum. Otobüse bindikten sonra Muğla’ya kadar yerimden kalkamıyorum bile. Pişman mıyım, tabii ki hayır. Yine olsa yine giderim. Yeni yerler, yeni yollar, yeni coğrafyalar ve kendi adıma keşfedilmemiş ilçeler benim için hep merak uyandırıyor. Farklı rotalarda pedallamaya devam edeceğim…
Aksaray, Altunhisar, Çiftlik, Güzelyurt, Gülağaç Güzergâh ve Yükselti Haritası…
Sevgi ve Saygılarımla…
zevkle okudum yolun açık olsun