Şirin bir Karadeniz kasabası
14 Haziran 2007 Samsun – Yakakent
Türkiye turumun 33.gününde Samsun’un şirin mi şirin ilçesi Yakakent’teyim. Küçük bir ilçe ve aşırı derecede bisiklet kullanan insan var. Şöyle diyebilirim ki, araçtan çok bisiklet var. Bu çok güzel bir manzara. Yol boyunca hiç fotoğraf çekecek manzara göremedim. O nedenle pek fazla fotoğraf yok bunu baştan söyleyim. 🙂 Ama Yakakent’in muhteşemliği tümüyle gözlerinizin önünde olacak.
Sabah 7:00 gibi uyanıyorum ve kahvaltıya iniyorum. Güzelce karnımı doyurduktan sonra hazırlanıyorum ve 07:50’de oteli terk ediyorum. Bugün yolum 85 km dolaylarında. O nedenle pek aceleci değilim. Samsun Büyükşehir Belediye sınırları çok büyük olduğu için şehir içinden çıkmam epey zaman alıyor. Amasya kavşağını geride bırakarak Sinop yönüne doğru pedal çeviriyorum.
Güzergâhımda bulunan ilk ilçe Ondokuzmayıs ve henüz 23 km yolum var. Ama şu da var ki hala Samsun’dan çıkamadım.
Yol istemesem de altımdan hızla akıyor. Dur demek olmaz. Ondokuzmayıs’a 15 km yolum var ve düz yolda hızla gidiyorum. Çevrede şehir manzarasından başka hiç bir şey yok.
Nihayet saat 9’u henüz geçerken Samsun’u geride bırakıyorum. Artık sırada ki ilçe Ondokuzmayıs’ı bekliyorum.
5 km sonra ilçeye varacağım. Ama durmaya niyetim yok. Her şey yolunda gidiyor ve sorunsuzca pedal çeviriyorum.
Saat 9:32’de Ondokuzmayıs’a varıyorum. Ama transit olarak yoluma devam ediyorum.
İlçe çıkışında uygun bir yerde dinlenme molası veriyorum. Biraz soluklanmak niyetim. Buradan sonra göreceğim ilçe ise Bafra olacak. Ondokuzmayıs ilçesinin tarlalarını çekiyorum. Başka çekmeye değer birşey yok ki. 🙂
Bafra’ya 14 km yolumun kaldığını gösteriyor tabela. D-010 karayolundayım bu arada Sarp’tan bu yana. Yol buradan sonra hafif tırmanışlarla süsleniyor.
Bafra girişinde durup hatıra fotoğrafını çekmeyi ihmal etmiyorum. Hiç kendimi çekmiyorum, nedendir bende anlamış değilim. 🙂 Yoldaşım ve tabela… 🙂
Bafra’nın içine güzel bir iniş ile giriyorum ve hiç durmadan tarihi köprüye kadar geliyorum. Eskiden yol bu köprüden geçiyormuş, şimdi ise yanında daha modern bir köprü yapılmış oradan akıyor trafik. Ben tarihi köprüyü kullandım tabi geçerken.
Bafra’nın tarlalarını da çekmeyi ihmal etmiyorum. Bu arada karnım acıkır gibi oluyor. Uygun bir yer arıyorum karnımı doyurmak için.
Saatim 11:45’i gösterdiği sırada Soğukçam köyünde molaya duruyorum. Durduğum kahvehanede tost var ve karnımı doyurmak için hemen bir tam ekmek sipariş ediyorum. Kola ile birlikte birkaç dakika içinde yok ediyorum. Karnım tok ve mutluyum. İyice dinleniyorum ve üzerine çayımı da söylüyorum. Çayımı yudumlarken de işletme sahibi Mustafa Ağabey ile laflıyoruz.
Saatim 13:00’ü gösterdiği sırada yola tekrar geri dönüyorum. Bir saatten fazla mola vermişim. Alaçam’a 20 km yolum var henüz.
Güzel bir çiçek çıkıyor karşıma…
Hızla çevrilen pedal sonunda Alaçam’a 10 km yolum kalıyor.
Saat 13:24’te Alaçam’a giriş yapıyorum. İlçe merkezi biraz içeride kalıyor ve girmek istemiyorum. Zaten Yakakent’e çok az bir yolum kaldı. O nedenle bir an önce varıp, orayı gezmek istiyorum.
Alaçam çıkışında Yakakent’e 6 km yolumun kaldığını gösteriyor tabela.
Ve Yakakent’teyim. Saatim 13:55…
İlk işim her zaman ki gibi belediyeye giderek projemi anlatmak oluyor. Belediye Başkanına anlatıyorum projemi ve bir adet broşür veriyorum. Güzel bir muhabbetten sonra Yakakent’te ki tek otele gönderiyor beni. Gidiyorum gitmesine ama otel tadilatta. Bir odaya bana hazırlıyorlar. Otelin tek konuğu benim. 🙂 Bisikletimi uygun ve güvenilir bir yere koyuyorum. Duş alma imkanım olmadığı için üzerimi değişiyorum ve elimi yüzümü yıkıyorum. Ardından Yakakent’i gezip görmek için dışarıya çıkıyorum.
Çok güzel bir ilçe olduğunu daha öncede söylemiştim. Çok sakin ve küçük. Yolları düz olduğu içinde bisiklet kullanan sayısı oldukça fazla. Birçok bisiklet tamircisi de ilçede hizmet veriyor.
Deniz kenarına iniyorum Karadeniz’i ve denize girenleri izliyorum. Benim hiç girmeye niyetim yok. O nedenle izlemek ile yetiniyorum.
Sahil boyunda gezen bisikletlilere selam veriyorum. Bu yola taşıt giremiyor ve sadece bisiklet ve yayalar kullanıyor.
Sahil çok güzel, uzun uzun geziyorum. Dalgakıranlar da dolaşıyorum, bol bol fotoğraf çekiyorum…
Yakakent’in merkezinde bulunan Atatürk Büstünü fotoğraflıyorum.
Karadeniz tüm hırçınlığı ile gözler önünde. Uzun uzun seyre dalıyorum ve özlediklerimi düşünüyorum. Bir aydan fazladır yoldayım. Özlüyorum, ama yollar ve göreceğim yerler benim için daha ağır basıyor.
Birazcık özlem gidermek için alıyorum telefonu elime başlıyorum sevdiklerimi aramaya. Karadeniz manzarasında konuşuyorum hepsi ile.
İlçe de yerel kuruluşlar arasında “Voleybol turnuvası” düzenlenmiş. Oturup onları izliyorum. Epey keyifliydi belirtmek istiyorum.
Gün yavaş yavaş batıyor bende güneşi izliyorum. Bugün nedense diğer günlere oranla daha bir duygusalım. Paramda azaldı iyice. 🙂 Ne yapacağım hakkında hiç bir bilgim yok.
Yakakent’te son fotoğrafım ise gün batımı oluyor. Manzara o kadar güzel ki, insanın ruhunu dinlendiriyor.
Güneş battıktan sonra markete gidiyorum ve akşama atıştırmalık bir şeyler alıyorum. Tabi param iyice azaldığı için kısıtlı harcıyorum. Sonrasında ise otele dönüyorum ve 101 numaralı odama gidiyorum. Güzelce aldıklarım ile karnımı doyuruyorum. Televizyon yok, biraz müzik dinliyorum. Uyku yavaş yavaş geliyor ve saat 22:00 olmadan uyuyakalıyor.
Yol Bilgileri
Samsun – Yakakent arası 85 km ve yol Bafra’ya kadar düz sayılır. Sonrasında ise hafif iniş çıkışlar başlıyor. Yol boyunca görülecek pek bir yer yok. Vakti olanlar için ise Kızılırmak Deltası görülmeye değer. Bunun içinde yaklaşık 10 km kadar içeri girmek gerekiyor. Güzergâh boyunca 3 ilçeden geçiliyor. Bunlar Ondokuzmayıs, Bafra ve Alaçam ilçeleri.
Gün Toplam Km: 85,48 | Ort. Hız: 20,7 | Max. Hız: 52,1 | Bisiklet Kullanma Süresi: 04:09:00
Tur Toplam Km: 2393,71
33.Gün Harita Tablosu (Samsun-Yakakent); Haritayı büyütmek için lütfen üzerine tıklayınız?
Sevgi ve Saygılarımla…
harika…tek foton çok güzel…tşk.paylaşım için…
Teşekkürler Hocam, epeydir kendimi çekmemiştim. 🙂
Merhabalar, bugün birine doğduğum yeri, Yakakent’i göstermek için arama yaptığımda sitenizle karşılaştım. Biraz nostalji yaptık. Yakakent küçük şirin bir kasaba. kafa dinlemek ve ruhu dinlendirmek için 1-2 hafta kalabileceğiniz güzel bir yer. 2 haftayı aştığı zaman sıkıcı olmaya başlıyor. Çünkü yapılabilecek pek bir aktivite yok. Belki de bizim çocukluğumuz geçtiği için böyle düşünüyorumdur. Projeniz çok güzel. Bizler de ortaokul-lise çağlarında 30 km’ye varan piknik ve doğa turları organize ederdik “pisilket”lerle 🙂 Çocukluğumuzun en güzel anlarındandır. Neyse hocam “adalelerinize kuvvet”, kalın sağlıcakla.