23 Nisan 2009
Dün son anda kurtulduğumuz yağmur gece boyunca devam etti. Korkumuz yarın sabahta devam etmesiydi. Ama şanslıyız ki sabah kalktığımızda çok güzel bir hava ile karşılaşıyoruz. Bugün Malatya’ya kadar yol alacağız. 150 km yakın bir yolumuz var. O nedenle erken kalkıyoruz. Saat 5:30’da ayaktayız ve 6 gibi yola çıkmaya hazırlanıyoruz. Öğretmenevinin penceresinden bir Gürün manzarası çekiyorum.
6’da nihayet yola çıkıyoruz. D300 karayolunun 20. paftası içinde yol alıyoruz. Sabah erken saat olduğu için tam tekmil donanımlıyız. Feyyaz’da görüldüğü gibi kar maskesi var. 🙂
Dün Gürün’e girerken kaçırdığımız tabelayı bugün çıkarken yakalıyoruz ve hatıra fotoğrafımı çekiliyorum.
Hafif rampalı yolda ilerliyoruz ve geride kalan manzarayı fotoğraflamayı ihmal etmiyoruz.
Buradan Darende’ye 30 km yolumuz var. Yol buralarda biraz düz, ara ara inişler çıkışlar eşlik ediyor bize.
Çok geçmeden Malatya il sınırları içerisine giriyoruz. Projemizin 12. il sınırları içindeyiz artık. Herşey yolunda gidiyor ve çok mutluyuz.
Burada uzun bir rampa çıkıyor karşımıza. 5-6 km dolaylarında. Yavaş yavaş çıkmaya başlıyoruz. Bazen ise verilen fotoğraf molaları güzel manzaralar çıkartıyor karşımıza.
Sevgili yoldaşım ile ucu bucağı görünmeyen vadiye bakıyoruz.
Vahşi Batı filmlerinde olan manzarayı aratmıyor bu güzel coğrafya…
Uzun süren rampa nihayetinde bitti ve sevgili Feyyaz’ı beklemeye koyuldum.
Feyyaz kardeşimin objektifine yansıyan bir kare….
Güzel bir inişin ardından Darende’ye 10 km kalıyor. Ama iniş hala devam ediyor.
Yol yapım çalışması olan bölgeden yavaşça geçerek ulaşıyoruz Darende’ye. Vakit kaybetmeden çıkıştaki petrole kadar gidiyoruz. Petrol’de bisküvi eşliğinde bir bardak çay içtikten sonra yolumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Berbat zemin üzerinde Balaban’a kadar geliyoruz. Ama bizi epey zorlayan yol burada da devam ediyor. Zar zor ilerliyoruz.
Balaban’dan geçerken bir fotoğraf daha…
Kâh bozuk zemin, kâh iniş çıkış derken kendimizi bir seyyar satıcının dükkanına atıyoruz. Yolumuz uzun olduğu için fazla mola vermek istemiyoruz. Burada seyyar satıcı arkadaşımız ile tanışıyoruz. Adını not almadığım için unutmuşum. Epey güzel muhabbet ediyoruz ve bize çay demleyeceğini söylüyor. Her ne kadar vaktimiz yok desekte ikna edemiyoruz ve hemen yakıyor tüpün altını. Bize paketleri bir bir açarak kayısı ürünlerinden ikram ediyor. Bizden beş kuruş beklentisi olmadan bunu yapması bizi çok sevindiriyor ve birkaç paket paramızla almak istiyoruz.
Sevgili kardeşimiz, ekmek parası için saatlerce yol kenarında bekliyor.
Feyyaz kardeşim ikram edilen kayısı mamüllerini tadıyor… Tabi bende boş durmuyorum bu arada.
Koca bir standda ne kadar ürün varsa hepsini tadıyoruz zorla…
Sevgili kardeşimiz çok geçmeden çayımızı demliyor ve afiyetle içiyoruz. Tabi bu sırada muhabbet etmeyi ihmal etmiyoruz.
Çok vakit kaybettik diyerek yolumuza tekrar geri dönüyoruz. Sevgili kardeşimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Allah razı olsun dostum…
Çok gitmeden önümzde 8 km.lik rampanın bizi beklediğini görüyoruz. Yediğimiz kayısı ürünleri ve çay işte burada işe yarayacak. Başlıyoruz rolentide çıkmaya…
Yükseldikçe farklı manzaralar bizi karşılıyor…
Kayısılar çiçek açmış ve bembeyaz manzara karşılıyor bizi. Bahar tam anlamı ile yüzünü gösteriyor… Çok mutlu oluyoruz…
Yol kenarları bembeyaz bu nedenle…
Rakım giderek yükseliyor. Yolun karşı tarafındaki manzarayı seyrederek pedallıyoruz.
Rampa epey uzun bunun için sık sık mola vermek zorunda kalıyoruz.
D300 karayolunun 21. paftasında seyrediyoruz.
Ufukta görünen vadiden geliyoruz. Çıkış hala devam ediyor. Ama manzara insanın içinde huzur hissettiriyor.
Sevgili Feyyaz kardeşim yol üzerinde bir nokta gibi görünüyor. Ok tabelasının hemen önünde.
Buradan Akçadağ ilçesine gideceğiz ilk olarak. 58 km daha yolumuz varmış. Tabi toplamda ise 80 km yolumuz var. Çok mutluyuz, doğa ile baş başayız…
Arkada karlı dağlar yoldaşıma fon oluyor…
Çok az trafiğe sahip yolda tek tük araç geçiyor. Arkamdan gelen kamyon yanımda duruyor ve nereye gidecekseniz götüreyim diye teklif ediyor bana. Bende bisikletim ile gideceğim diyorum ve nazik teklifini geri çeviriyorum. Ardından o da arkadaşın biraz ileride geliyor diyerek yoluna devam ediyor.
Manzara müthiş, en arkadaki karlı dağlar muhteşem görünüyor…
Feyyaz ile dinlenmedeyiz… Zirveye yaklaştık sayılır…
Feyyaz’ın objektifinden karlı dağlar…
İnişe geçiyoruz buradan sonra. Asıl mutluluk ise şimdi. 🙂 O kadar çıkışın ardından o kadar güzellikte olmasa da inişi yaşıyoruz.
Akçadağ’a 49 km yolumuz kaldı. Bu arada bizi Malatya’da misafir edecek olan arkadaşımız Süleyman Soyer ile telefonlaşıyoruz. Bizimle pedal çevirmek için araç ile bulunduğumuz yere kadar geliyor.
Süleyman ile yemek yediğimiz yerde buluşuyoruz. Yemeğin ardından hep birlikte pedallamaya başlıyoruz. Süleyman ile muhabbet ederek yol nasıl geçiyor anlamıyoruz bile.
Malatya’dan Süleyman’ın arkadaşları olan motorcu arkadaşlarımız ile karşılaşıyoruz. Kısa bir tanışma faslının ardından tekrar rampa çıkmaya devam ediyoruz.
Bir süreliğine Süleyman yüklü bisikleti denemek istiyor ve Feyyaz’ın bisikleti ile yol alıyor.
Manzara yine çok güzel… Burada yanımıza bir Jandarma aracı yaklaşıyor ve ilerideki karakola çay içmeye davet ediyor bizi. Bizde karakola giriyoruz. Karakol komutanı ile muhabbet ediyoruz ve çaylarımızı yudumluyoruz. Bu güzel misafirperverlik için teşekkür ediyoruz ve vakit kaybetmeden yolumuza devam ediyoruz.
Sevgili yoldaşım ile bir hatıra fotoğrafı…
Bir süre sonra Feyyaz bisikletini geri alıyor ve rampa çıkmaya devam ediyor. Süleyman ile muhabbet ederken nasıl vakit geçmiş anlamıyoruz ve Karahan Geçidi zirvesine çıkmışız bile. Karahan Geçidi Rakım: 1800
Geçidi inişe geçmeden su ikmali yapıyoruz inişe hazırlanıyoruz…
Çıkış kadar inişinde manzarası çok güzel. Kontrollü bir şekilde iniyoruz. Bazen fotoğraf çekmek için duruyorum tabi ki…
Bir taraf uçurum, diğer taraf ise dağ…
Akçadağ’a çok yolumuz kalmadı. Sevgili Süleyman kardeşimi vadi manzarasında çekiyorum.
Vadi çok güzel görünüyor.
Akçadağ ilçesinin kavşağına geliyoruz ve markette soda molası veriyoruz. Burada voleybol oynayan köylüleri fotoğraflıyoruz.
Ardından dar ve inişli çıkışlı yol ile Akçadağ’a giriş yapıyoruz.
Tabelanın hemen yanıbaşında oyun oynayan çocuklar bizi görünce önce bi korkuyorlar uzaylı görmüş gibi. Ardından ise ısınıyorlar. Bende fotoğraflarını çekiyorum.
Akçadağ’da bir kahvede çay içiyoruz. Akçadağlı amcalarımıza projemizin broşüründen dağıtıyoruz ve anlatıyoruz. Hemen okumaya koyuluyorlar. Amacımıza ulaşıyoruz, bizi çok mutlu eden bir kare bu…
Akçadağ’ın ardından Malatya’ya doğru pedallamaya devam ediyoruz. Saatimiz akşam 5’i geçti.
Bugün çıktığımız onlarca rampalara bir yenisi daha ekleniyor. Tabi bu rampayı da güle oynaya çıkmayı başarıyoruz.
Nihayet Malatya, Gaziantep kavşağına ulaşıyoruz. Buradan sonrasını daha önce Pedalla Türkiye Turumda gitmiştim. O nedenle yabancı değilim buralara… D300 karayolunun 23. paftasında pedal çeviriyoruz.
Malatya’ya giriyoruz artık, buradan sonra çok az yolumuz kaldı. Burada bize Süleyman Soyer’in arkadaşı bir bisiklet dostu Süleyman Özkurt’ta katılıyor. Merkeze kadar birlikte gidiyoruz.
Saatimiz tam 6’yı gösterdiği sırada Malatya’ya giriş yapıyoruz. Ama buradan sonra Süleyman’ın evine daha çok yolumuz var. Tabi yorgun olduğumuz için gözümüzde büyüyor yol resmen.
Nihayet Süleyman’ın evindeyiz. İlk iş olarak bisikletlerimize bir yer buluyoruz ve hemen eve çıkıyoruz. Üzerimi çıkartmam ile duşa girmem an meselesi oluyor. Günün yorgunluğunu bir şekilde atmaya çalışıyoruz.
Süleyman’ın bizim için hazırlattığı akşam yemeğini afiyetle yedikten sonra Malatya’yı gezmeye çıkıyoruz. Feyyaz kendini biraz iyi hissetmiyor ve bizim zorumuzla çıkıyor o da.
Malatya şehir merkezinde Feyyaz bir kaza atlatıyor, yorumunda kendi ağzından yazmasını istiyorum. O nedenle durumu pek iyi değil.
Kayısı ürünlerinden burada da yiyoruz ve güzel bir Malatya turu atıyoruz. Ardından ise eve dönerek dinlenmeye çekiliyoruz.
Gün Toplam: 147.87 Km | Ort.Hız:18.3 | Max.Hız:66.5 | Bisiklet Kullanımı: 08:04:22
Tur Toplam: 1597.34
16.Gün Harita ve Yükselti Tablosu (Gürün-Malatya); Haritayı büyütmek için lütfen üzerine tıklayınız?
Sevgi ve Saygılarımla…
NOT: Pedalla.com imzası olmayan fotoğraflar Feyyaz Alaçam’ın makinesinden çıkmıştır.http://www.feyyazalacam.com
Turun 17. günü için tıklayınız…
Yine mi 150 km yaa.. Yeter ama kardeşim dinlenin arada bir..
yine harika yine ilgiyle takiipteyim:)
Sizleri misafir etmekten çok mutlu oldum inşallah bir kere daha bir yerde pedallarımız kesişir 🙂
bu geziyi okudukca enerjim yerine geliyor ve inanınki nefessiz okuyorum ve takip ediyorum bukadar harika bukadar güzel anlatım fotograflarla beraber müthiş oluyor ilgiyle takipcisiyim ama birazda sabırsız oluyorum söylemeliyim cabuk cabuk gelsin istiyorum özletme biizi serkan taşdelen sanki turdayım gibi yaw meraklanıyorum 🙂
Geciktigim için özür dilerim dostlarm.Yaklaşık 1 hafta interneti hayatımdan cıkarmıştım 🙂 Harika bir paylaşım daha sevgili Taşdelen 😉
Evet.16. gün için söylenecek hemen herşeyi Sevgili dostum harika bir şekilde anlatmış.Şunları ekleyeyim;
Malatya’da bize, sıcak yüreginden bir bardak çay koyup, sattıgı ürünleri yok sayarcasına bize doğuanadolu insanının konukseverligini gösteren güzel kardeşimizin ismi Yusuf.(Sn Taşdelen, Yusuf’la görüşüyoruz ‘kaysı göndereyim mi?’ diyor 🙂 )
Turumuzdaki en sert günlerden biriydi malum yaklaşık 150 km yol yaptık ayrıca inanılmaz rampaların oldugu bir güzergahtı.
Malatya’daki kazayı anlatayım size; Biz 3 bisiklet peşpeşe şehir merkezinde yol alırken, ben en arkada ilerliyordum. Malatya’nın dengesiz şöförlerinden bir tanesini tesadüfen kask aynamdan farkettim, birden arkama baktım araç o anda aniden direksyonu üstüme kırdı.Ben de birden ters bir hareket yapıp, yüklü olan bisikletimi, yorgun düşmüş vücüdum ile bir kenara savurdum.O arada belimden bi ses geldi ama öfkem ve korkum yüzünden sadece kaldırıma vura vura durabildim.Hani insanın eli ayagı boşalır ya… Neyse zar zor yetiştigim arkadaslarla beraber Süleyman’ın evine geçtik.
Gece bel ağrıları ile uyumakta zorlandım.Benim için bir trajedinin başlangıcı oldu bu olay.Devamı azzzz sonra 🙂
Sevgiyle kalın 🙂
Keyifle okuyorum.Fotolar yine hariak.Dalıp gidiyorum doğaya.Takipteyim…
Merhaba Feyaz yolda kaza geçirdiğini yeni öğrendim geçikmişte olsa geçmiş olsun umarım insanlar bisikletlere karşı daha duyarlı olur ve bir gün türkiyede de avrupadaki bisiklet yolları gibi yollar yapılır her şey gönlünce olsun KAYSERİ.
gürün malatya arası resimler çok güzel inşallah aynı macera içinde başka resimlerde çekersiniz canım sıkıldıkca açıp resimlere bakıyorum sizleri tebrik ederim
Geri izleme:Muğla – İzmir – Van Turu Harita
en guzeli 2 sene sonra okumak=)