Muğla-İzmir-Van Bisiklet Turu 14.Gün (Kayseri-Pınarbaşı)

21 Nisan 2009

Muhteşem geçirdiğimiz gecenin ardından sabahın erken saatinde yine ayaktayız. Turumuz boyunca beni en çok heyecanlandıran etap şimdi başlıyor. Buraya kadar olan kısımı daha önce pedallamıştım. Ama buradan sonrası beni daha çok heyecanlandırıyor.

Hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra yola çıkmak üzere aşağıya iniyoruz. Feyyaz’ın gidon çantasında bir sorun yaşıyoruz. Tutacak yerleri kırılmış, onu tamir etmek için uğraşıyoruz. Ama nafile, idareten bir şeyler uydurup yola çıkıyoruz.

Kayseri’yi çıkmak çok kolay olmuyor. Birkaç polis’in yol tarifi ile devam ediyoruz. Malatya yolu sapağı buralarda olması gerekiyor diyorum ama bir türlü çıkmıyor karşımıza. GPS’i açarak nerede olduğumuzu göreyim istiyorum ve tam bu sırada kavşak karşımıza çıkıyor. Malatya’ya doğru döndükten sonra D300 karayolunun 18. paftasında yol almaya başlıyoruz.

Kayseri’yi geride bırakırken Ali Dağı ve Erciyes Dağı bizi selamlıyor. Bu manzara ile bir süre pedallıyoruz.

Bu manzara ile epey yol aldıktan sonra fotoğraf çekmek hiç aklımıza gelmiyor. 50. km sonunda bir fotoğraf daha çekiyoruz. Pınarbaşı’ya 39 km kalmış. bugün burada konaklama niyetindeyiz.

Yol manzaraları bisiklet turlarının en sevdiğim tarafı. Buyrun sizde bana hak verin lütfen…

Kamufulajı ile koyun güden bir çoban…

Karlı dağların manzarasında koyun olası geliyor insanın. 🙂 meee 🙂

Duble yol çalışmaları bu defa bizi zora değil kolaya sokuyor. Düzleşmiş zemin trafiğe kapalı olduğu için keyifle yol alıyoruz. Geçen otobüsleri selamlıyoruz… 🙂

Bazen değişik bir manzara çıkıyor karşımıza…

Ara ara verilen küçük molaların bir tanesi daha… Hem fotoğraf çekip, hemde dinlenebiliyoruz…

Yoldaşımın penceresinden sevgili Feyyaz…

Artık karlara daha yakınız. Giderek daha da yakınlaşacağız… Ama keyifle ve mutlulukla pedal çevirmeye devam ediyoruz.

Km.ler altımızdan akıp gidiyor ve Pınarbaşı’ya varıyoruz. 12700 nüfuslu küçük bir ilçe.

Girişte hemen dikkatimizi çeken şey ise bu manzara oluyor. Kışın yağan yağmurlar burayı göle çevirmiş…

Feyyaz kardşeimin Mavi Bulut’u ve Pınarbaşı… 🙂

Girişte bir petrol istasyonunda duruyoruz ve belediye’yi soruyoruz. Burada bizi Pınarbaşı’lı çocuklar çevreliyor etrafımızı. Sorulan soruları cevapladıktan sonra devam ediyoruz merkeze doğru…

Belediye’den yer ayarlayamıyoruz ve konaklamak için öğretmenevine gidiyoruz. Ama maalesef yer bulamıyoruz. Tek çare ise kalacak uygun bir otel. Aşağı yukarı derken bir otel dikkatimizi çekiyor ve hemen gidip pazarlığa tutuşuyoruz.

Pazarlık esnasında otel işletmecisi bize burada bir bisikletçinin daha kaldığından bahsediyor. Tam bu sırada benim telefonum çalıyor. Arayan ise otelde kalan arkadaşımız Meriç. Daha önce hiç tanışmamış ve görüşmemiştik. İnternetten  bizi takip ettiği için bu taraflarda olduğumuzu tahmin etmiş ve bize ulaşmıştı. Bende telefonda senin kaldığın oteldeyiz deyince Meriç’te şaşırdı tabi. Gezintiye çıkmış, birazdan geleceğini söylüyor ve telefonu kapatıyoruz.

Bu sayede iyi kötü bir şekilde otelde yerimizi ayırıyoruz. Bisikletlerimizi aşağıda güvenli bir yere yerleştirdikten sonra odamıza çıkıyoruz. Çok kötü bir koku var. Üzerimizi değiştikten sonra camları sonuna kadar aralayıp çıkıyoruz odadan. Çok geçmeden Meriç geliyor ve tanışıyoruz. Birlikte Pınarbaşı’yı gezmek için çıkıyoruz.

Pınarbaşı merkez’de bulunan Atatürk heykeli…

Çok güzel ve şirin bir ilçe burası. Minik kızı fotoğraflıyoruz…

Evin altından geçen dere dikkat çekici. 🙂

Nereyi gezebiliriz diye sorulduğunda hep tarif edilen yere geliyoruz. Tabi henüz yaz ayları yüzünü göstermediği için sakin ve terkedilmiş edası var. Şerefiye denilen bölge çok güzel tabi ki…

Çarşıya doğru yürürken ilgimizi çeken her şeyi fotoğraflıyoruz.

Akan su ile Pınarbaşı manzarası çok güzel…

Ardından markete gidip Meriç ve Feyyaz ile yiyecek bir şeyler alıyoruz. Ekmek yerine pide tercih ediyoruz, sağolsun Feyyaz kardeşim bir sürü almış. 🙂 Barbunya pilakimiz ve pide ile karnımızı doyuruyoruz. Yanında ise toz meyve suyu var. 🙂

Bu sırada Meriç ile bol bol muhabbet ediyoruz tabi. Meriç Trabzon’dan çıkmış ve Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Bingöl, Elazığ, Malatya, Kayseri, Nevşehir, Konya, Antalya rotasını izleyerek Muğla’ya ulaşmayı hedefliyor. Bu zamana kadar en büyük şikayeti ise bitmek tükenmek bilmeyen rampalarmış. 🙂

Bu güzel muhabbeti mecburen  bitirerek sabah tekrar görüşmek üzere Meriç’ten ayrılıyoruz ve yatağa doğru yöneliyoruz…

Gün Toplam: 90.54 Km | Ort.Hız:18.3 | Max.Hız:59.5 | Bisiklet Kullanımı: 04:55:33

Tur Toplam: 1347.27

14.Gün Harita ve Yükselti Tablosu (Kayseri-Pınarbaşı); Haritayı büyütmek için lütfen üzerine tıklayınız?

Sevgi ve Saygılarımla…

NOT: Pedalla.com imzası olmayan fotoğraflar Feyyaz Alaçam’ın makinesinden çıkmıştır.http://www.feyyazalacam.com

Turun 15. günü için tıklayınız

Muğla-İzmir-Van Bisiklet Turu 14.Gün (Kayseri-Pınarbaşı)” üzerine 7 düşünce

  • 19 Şubat 2010, 16:54
    Permalink

    Serkan cım ilgi ile takipteyim. Paylaşım için teşekkürler kardeşim.

  • 19 Şubat 2010, 22:53
    Permalink

    Her zaman ki gibi çok güzel resimler çobannın kamufulajı ilgi çekici :):) olmuş devamını heyecanla bekliyorum…

  • 20 Şubat 2010, 19:49
    Permalink

    heyecanla takip ediyorum akrdeşim serkan. devamını sabırsızlıkla bekliyorum…

  • 21 Şubat 2010, 21:05
    Permalink

    Sevgili Dostum
    Harika yolculuğa devam ediyor insanlar sayende.Emegine teşekkür ederim.

    Turumuzdaki harika günlerden birisiydi.Zaten senin ve benim aynı rüzgarda Pedalla’dığımız her kilometre harika oldu şimdiye kadar 😉

    O günden 1 dost ve birkaç hüzünlü fotograf kaldı.Tabi ertesi güne süper pideler 😀

    Seni seviyorum dostum.İyiki varsın…

  • 21 Şubat 2010, 21:59
    Permalink

    Sayende bizde Türkiyemizi tanıyoruz.Takipdeyim…

  • 22 Şubat 2010, 17:28
    Permalink

    Feyyaz la Ankara da SDS de tanıştık…Serkan senin nişanın için Erzincan a gidiyordu yanılmıyorsam.Birkaç arkadaşlla .Resimlerde Kayseri yi ve Erciyesi görünce dağcılık günlerim aklıma geldi.Hem yaz hemde kış çıkışım var Erciyes e.Kayak evi,seslendikce taşların döküldüğü şeytan deresi,milyyonlarca yıllık buzul sırtı,3916m.lik doruğun hemen altındaki çok enteresan mağara…son 16m.deki elinizi attığınız taşların düşmesi çıkışın birçok anı tam adrenalin pompalıyor insana.Bisiklet Gönül Birliği olarak projelerimiz arasında oraya bisikletle çıkmak ta var.Yine resimlerde koyun sürülerini görünce Kangal köpekleri aklıma geldi.o konuda sıkıntı yaşamadın herhalde. Serkan cım bu turu teferruatlı yayınlaman çok güzel.Teşekkürler.Herşeyin en güzeli senin olsun.Sevgiler.

  • 23 Şubat 2010, 16:21
    Permalink

    kardeşim valla harikasın yaaaa bu negüzel resimler ve ne güzel yerler eline ve pedallarına sağlık

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.