11 Ağustos 2013
Merhaba Sevgili Arkadaşlar,
Geldik turumuzun son gününe. Bugüne kadar sürekli rüzgara karşı ve bol rampalarla geldik. Bugün bunların hepsinin acısını çıkartacak derecede rüzgarı arkamıza alarak inişe geçeceğiz. 🙂 Tabii önce önümüzdeki dağları aşmamız gerekecek.
Gece biraz sorunlu geçti. Çadırlarımızı beton zemin üzerine kurmuştuk. Gündüz güneşin ısıttığı beton, gece hepsini geri kusuyor. Üzerimiz üşüyor ama yere temas eden her yerimiz ısınıyor. Ben de üşüdükçe döne döne ısınarak sabahı ediyorum. 🙂
Bugün Edremit’e ulaştıktan sonra turumuzu bitireceğiz ve hepimiz farklı şehirlere gitmek üzere ayrılacağız. O nedenle bugüne erken başlıyoruz. Sabah 6.30 gibi kalkıp çadırlarımızı topluyoruz. Kahvaltıyı Yenice’de yapıp öyle yola çıkacağız. Bu arada Murat, bulunan cüzdanını almak için Terzialan köyüne gidecek. Oradan da Ayvacık’ a geçip Kerim’ in arabayı Edremit’ e getirecek. Bugün bizimle pedal çeviremeyeceği için üzgün.
Herkes toparlandıktan sonra ilçe merkezine gidip kahvaltı yapabileceğimiz bir yer arıyoruz. Bir kaç kişi bizi otogara yönlendiriyor. Oradaki lokantaya gidip hemen çorbalarımızı ısmarlıyoruz. Sabahın ayazında sıcak sıcak çok iyi geliyor. Çorbanın üzerine birer bardak da çay içtikten sonra yola çıkmaya hazırız.
Yenice’yi çıkar çıkmaz tırmanmaya başlıyoruz. Bu rampayı sıcakta çıkmadığımız için şanslıyız. O nedenle hiç şikayet etmeden kendi tempomuzda çıkmaya başlıyoruz. Her ne kadar kolay bir gün olacak desem de bu iş öle olmuyor 🙂 Bugün bizi iki tane ciddi rampa bekliyor. Birisini tırmanmaya başladık bile. İkinci tırmanışımız Kalkım’dan sonra başlayacak. Tabii sonrasında 20 km’lik final inişi bizi bekliyor olacak. 🙂
İlk tırmanışın zirvesi Namazgah köyü oluyor. Rampanın bitiminde arkadaşları bekliyorum. Hava biraz kapalı ve yağmur yağar mı yağmaz mı onu düşünüyorum. Hava raporunda görünmüyor ama hiç belli olmaz. Ben beklerken Bursa’dan Yakup arkadaşımız zirveye ulaşıyor.
Namazgah Köyü girişinde kara bulutlar üzerimizden gelip geçiyor. 🙂
Kerim geliyor.
Hemen ardından Burdur’dan buddymiz Burçin de geliyor. 🙂
Hoşgeldin Eskişehir ağası Malıç’lı Oktay Aga… 🙂 Bu bakışa rampa mı dayanır be… 🙂
İnek, Hasan ve Halil abiye çok ters bakıyor. Vukuatsız yanından geçip, bizim yanımıza ulaşıyorlar. 🙂
İnek bu defa Nil’i süzüyor. 🙂 Neyse ki Nil daha uzaktan geçiyor. 🙂
Veee zirveye hoş geldin diyerek onu da yanımıza alıyoruz.
Ekibin geri kalanı gelene kadar bekliyoruz ve herkes tamamlandıktan sonra Namazgah köyünün içinden geçerek inmeye başlıyoruz.
Yılan misali kıvrılarak dikkatlice iniyoruz. Ara ara durup tüm arkadaşlarımızı kontrol ediyoruz.
İnişin ardından güzel bir düzlekte ilerleyip Hamdibey kasabasına ulaşıyoruz. Buralarda o kadar çok salçalık biber tarlaları var ki. Çok etli ve çok lezzetliler. 🙂
Hamdibey’de bir kahvede çay molası veriyoruz. Rampanın yorgunluğunu çayla atıyoruz. Acelemiz olmasına karşın bir türlü molaları kısa tutamıyoruz. 🙂 Oturdukça oturasımız geliyor. Ama bizleri bekleyen yollar var.
Hamdibey’den ayrılıp Kalkım’a doğru pedal çeviriyoruz. Burada yol dar ve trafik biraz artıyor. Daha dikkatli bir şekilde ilerliyoruz. Kalkım’a varınca daha yeni mola verdik diye durmadan yolumuza devam ediyoruz. Kalkım içinde birkaç kavşak geçiyoruz, yolu bilmeyenler yanlış gidebilir diye endişelenyiorum ama ben arkadan geldiğim için arkadaşlar geçip gitmişler bile. Son kavşakta Burçin’i görüyorum ve devam etmesini söyleyip arkadan gelenleri bekliyorum. Son kişiyi de gördükten sonra arkadaşlara yetişmek için asılıyorum pedallara. Kalkım çıkışında Edremit’e 37 km kaldığını görüyorum.
Biraz düz gittikten sonra tırmanış başlıyor. Ama hala önümde kimseleri görmüyorum. Ben doğru yolda olduğumu biliyorum ama önden giden arkadaşlarım acaba doğru yoldan mı gittiler diye çelişkiye düşüyorum. Biraz daha pedallıyorum ve yanmış ormanlık alandan geçiyorum. Burada içim acıyor ve bir kare bile fotoğraf çekmiyorum. 🙁
Bir süre is kokuları ile yoluma devam ediyorum. Ama hala kimseler yok. İyice geriliyorum ve canım sıkılmaya başlıyor. Bir kaç arkadaşı arıyorum ulaşamayınca iyice canım sıkılıyor. Bu kadar mesafe boyunca neden kimseler durmadı, geriden gelenler hiç mi merak edilmedi diye soruyorum kendi kendime. Bu düşüncelere dört günün yorgunluğu da eklenince iyice geriliyorum. 🙁
Çıktığım bir tepenin başında nihayet arkadaşları görüyorum. Ama canım o kadar sıkkın ki yanlarında durmadan ileriye gidip, bisikletimi bir kenara atıp geriden gelenleri beklerken dinleniyorum. Yanıma gelip gerginliğimin nedenini soranlara da neden beklemediklerini sorarak patlıyorum. 🙁
Ekip tamamlandıktan sonra devam ediliyor ve ben en sondan pedal çeviriyorum. Benim biraz yatışmam gerekiyor.
Bir süre sonra Edremit’e 30 km yolumuz kaldığını görüyoruz. Çeşme başında sularımızı tamamladıktan sonra tekrar devam ediyoruz.
Buradan sonra günün ciddi olan ikinci rampası başlıyor. Kendi tempomuzda tırmanmaya başlıyoruz. Yer yer çok dik yerler çıkıyor karşımıza. Bu tırmanış Balıkesir il sınırına kadar sürüyor, 1.5 saat kadar tırmanıyoruz. İl sınırında rampaları bitirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bundan sonra artık bir tane tepe kaldı o kadar. 🙂 Ondan sonra bekle bizi Edremit. 🙂 Karnımız epey acıktı ama inişe geçtikten sonra Halil abinin tavsiyesiyle Gülsüm Ana’nın yerinde yiyeceğimiz için sabrediyoruz. Arkadaşların gelmesini beklerken elma yiyoruz. 🙂
Gerginliğimden bir şey kalmadı eski moduma döndüm.
Burada toplandıktan sonra iniş için basıyoruz pedallara. Biraz indikten sonra o küçük tepe dediğimiz yer çıkıyor karşımıza. Ama ne küçük tepeymiş, hepimizi dağıtıyor. 🙂 Hiç beklemediğimiz şekilde dik olduğundan, psikolojik olarak kendimizi hazırlamadığımız için zar zor çıkıyoruz. Allah’tan kısaymış. Tekrar inişe geçiyoruz ve saat 13.15 gibi Gülsüm Ana’nın yerine varıyoruz. O kadar acıkmışız ki sandalyelerde sabırsızlıkla beklerken Kerim’ in bir kenara çekilip kendine özel servis yaptırıp yemeye başlaması bazılarımıza dokunuyor valla 😀 eeee açlık psikolojiyi fena etkiliyor 🙂
Afiyetle ve tıka basa karnımızı doyurduk. Fazla yolumuz kalmadığı için yavaştan alıyoruz, herkes bir yerlerde dinlenmeye çekiliyor. Saat 14.30’a kadar oyalandıktan sonra artık yola devam etme kararı alıyoruz.
Tam bu sırada yoldan geçen motosikletli genç takla atıyor. Kötü düşmesine karşı hemen ayağa kalkıp geliyor ve çeşme başında elini yüzünü yıkıyor. Bölgenin apaçileri artistlik yapayım derken kazalara karşı hiç önlem almıyorlar. Kaç tane gördük öyle motorun önünü kaldırarak giden, üstüne yatıp giden. Ne kask, ne düzgün bir kıyafet. Sadece T-shirt ve kot pantolon. Göbeğinin yan tarafı baya yaralanmış ama umursamıyor. Çeşmeye eğilince belinde bıçak görüyoruz. Düşüş anında iyi ki biryerlerine girmedi diye düşünüyorum…
Gülsüm Ana’nın yerinden ayrılmadan önce ekibimizin toplu fotoğrafını alıyorum.
Sol baştan; Hale, Burçin, Halil, Perihan, Hasan, Nil, Kerim, Gökçe, Oktay, Yakup ve çökmüş olan ben Serkan… 🙂
Çok güzel bir inişe geçiyoruz. Yer yer sert virajlar dönüyoruz, dikkatlice hep birlikte Edremit girişine kadar durmadan geliyoruz. Edremit giriş tabelasında Murat’ la buluşup hemen bizi fotoğraflamısını istiyoruz. Sonra bir süre bize araçla eşlik ediyor Murat.
Turumuzun final fotoğrafını ise Edremit meydanında çekiliyoruz. Artık turumuz sona erdi ve muhteşem dört günü geride bıraktık. Murat yine fotoğrafta yok. Aracı park etmek için otopark arıyordur herhalde. 🙂 Makinemi bisikletimin üzerine otomatik moda kurup geçiyorum yine kameranın karşısına. Kazasız, sorunsuz dört günü geride bıraktık. Bunu kutlamak için bir çay bahçesine gidip bir şeyler içeceğiz.
Yakup Bursa’ya, Halil Abi Çanakkale’ye, Oktay Aga Eskişehir’e, Burçin ve Hasan Burdur’a, Perihan İzmir’e, Kerim ve Murat ise Muğla’ya dönmek üzere ekipten ayrılıyorlar. Ben, Gökçe, Nil ve Hale ise otele gidiyoruz. Bizim Muğla’ya gidecek otobüsümüz gece 3.15’de hareket edecek. O zamana kadar otelde duş alıp dinlenmek istiyoruz. Hale zaten akıllı düşünüp yarın için bilet almış.
Halil Abinin yardımı ile bütçemize uygun otel bulup yerleşiyoruz.Duşlarımızı aldık ve akşam yemeği için çıkacağımız sırada Gökçe Facebook dan bir haber okuyor bana. Beynim tam olarak algılayamıyor, biri ölmüş, bir isim söylüyor, ben bunu tanıyor muyum filan derken donup kalıyorum. Yok artık, Tolga Beyenir? Nasıl yaaa? Çok kötü oluyorum.
Nil ve Hale ‘ nin odasına gidip kapıyı çalıyorum. Tamam, tamam çıkıyoruz hazırız filan diyor Nil ama ben direkt olarak Tolga Beyenir’ i tanıyor musun? diyorum. En son Bursa Festivalinde gördük ya işte uzun saçlı çocuk, diyor… ve o da donup kalıyor.
Otelden çıktık, Perihan’la buluşacağız meğer otobüsü 2 saat sonraymış, bilete yanlış bakmış. Bir yerde, bir şekilde karnımızı doyuruyoruz. Nil’ e ne zaman baksam gözünden yaşlar süzülüyor yanaklarına…çok etkilendik…
Saat 21.00 gibi otele dönüp odalarımıza çekiliyoruz. Gecenin bir yarısı kalkıp otogara pedallayıp Muğla otobüsüne bineceğiz.
Toplam Km: 00.00 | Ort.Hız: 00.0 | Max.Hız: 00.0 | Bisiklet Kullanımı: 00:00:00
Tur Toplam Km: 245.13
Pedalla Kaz Dağları 4.Gün (Yenice – Edremit) Güzergâh ve Yükselti Haritası;
TEŞEKKÜR:
Bu turda pedal çevirmekten keyif aldığım tur arkadaşlarım, Burçin Yapa, Gökçe Cangüzel, Hale Özyılmaz, Halil Musluoğlu, Hasan Hüseyin Macit, Kerim Öner, Murat Bolel, Nil Koray Yılmaz, Oktay Tiryakioğlu, Perihan Gül ve Yakup Kabakoğlu’na çok çok teşekkür ederim. Muhteşem dört gün geçirdik. Yeni ve farklı turlarda tekrar pedallamak dileği ile… Hepinizi seviyorum… 😉
Sevgi ve Saygılarımla…
hahaha Malıçlı Oktay aga hee , çok güldüm hee :))
Gerçekten çok güzel bi tur oldu, tüm dostlara teşekkürler. Tekrar bir arada olabilmek dileği ile , sevgiler..
Pedallarınıza sağlık çok güzel bir rotada pedallamışsınız.Son 4 senedir.İda bisiklet grubu ile kazdağları ve köylerini pedallıyoruz.Yaz sezonlarında daha bilmediğimiz yerler mevcut.