15 Ekim 2012
Hasip Hocanın evinde kahvaltımızı yaptıktan sonra yola çıkmak için hazırlanıyoruz. Dışarıda hava yine çok soğuk. Şimdi “sıcacık evde oturup çay yudumlamak varken ne işimiz var arkadaş yolda” diyesi geliyor insanın. 🙂 Tabii yolun keyfi bambaşka olduğu için insanoğlu çıkmadan anlamıyor.
Dışarıda güneş var ama hava yine de soğuk. Tatvan’dan tırmanış ile güne başlıyoruz. Bitlis – Ağrı kavşağında kısa bir fotoğraf molasından sonra yükselmeye devam ediyoruz. Sabah saatlerinde tırmanışlar çok iyi oluyor, ısınmak için en güzel yöntem. 🙂
Tırmanış sonunda Rahva Ovasına çıkıp burada yüksek tempoda pedal çevirmeye başlıyoruz. Sağ yanımızdaki dağ manzarasında kendimizi kaybediyoruz.
Biraz ısındıktan sonra durup üzerimizdeki fazlalıklardan kurtulup pedallamaya devam.
Bir sonraki durağımız ise Bitlis – Muş kavşağı oluyor. Burada fotoğraf alıp yolumuza devam ediyoruz. Artık Bitlis’e kadar iniş bizi bekliyor.
Son defa dağlara bakıp, salıyoruz kendimizi rampadan aşağıya…
Bitlis girişine kadar güzel bir iniş yaptık. Burada Mehmet Bey ile telefonlaşıp, Bitlis merkezde bizi beklediğini öğreniyorum. Son kez görüp yolumuza devam edeceğiz. Fotoğraf çektikten sonra vakit kaybetmeden merkeze devam ediyoruz.
Hızla şehir merkezine inmeye devam…
Bitlis tarih bakımından çok eski ve özel bir şehir. Bunu Bitlis’i gezerken çok rahatlıkla keşfedebilirsiniz. O kadar güzel yerler var ki saymakla bitmez.
Bu arada Mehmet Bey ile özel idare önünde buluşup ayaküstü görüşüyoruz. Çay/kahve teklifi için teşekkür ederek merkezi geziyoruz.
Bitlis Belediyesi 100.Yıl parkı yanından geçip alışveriş için market arıyoruz. Bir süre arayıştan sonra ancak hastane yanında buluyoruz.
Hastane yanındaki marketin fiyatları karşısında şaşkınlığımı saklayamıyorum. Ne var da bu kadar pahalı satıyorlar anlamadım. Yazıklar olsun arkadaş… İşletme sahibine isyanımı belirterek dışarıya çıkıyorum ve Suat ile Bitlis’i gezmeye devam ediyoruz.
Bitlis’in meşhur beş minareleri birer birer karşımıza çıkıyor.
Bitlis Kalesinin yanından yola devam…
Sırası ile minareler…
Tarih kokan şehrin sokaklarında kayboluyoruz, o kadar güzel ki buradan hiç çıkmak istemiyor insan.
Vadi içerisine kurulmuş şehrin evleri çok değişik. Aynı Mardin’deki gibi hiç biri diğerinin önünü kapatmıyor.
Burada çok vakit geçirdik daha Siirt’e çok yolumuz var. O nedenle hızlı hareket ederek Bitlis’ten çıkıyoruz.
Bitlis’ten sonra vadide pedallamaya devam ediyoruz. Yol, bu şekilde Ziyaret Beldesine kadar gidiyor. Çok zorlu olmamakla birlikte, arada kısa çıkışlar oluyor.
Baykan’a 42, Siirt’e ise 90 km yolumuz kaldı. Keyifle pedal çeviriyoruz buralarda. Suat ile bazen aramız açılıyor ama yine görüş mesafemizi kaybetmiyoruz. Bir diğer taraftan vadide pedallamaktan biraz ürperiyoruz. Haberlerden duyuyoruz genelde buraları. İç açıcı haberler değil hem de. Onun üzerimizde baskısı olsa da, pek inanmıyoruz tabii. Biz sadece, ülkemizi bisikletiyle gezen yolcularız. Yolumuza bakarız…
Çok güzel bir lokantanın önünden geçiyoruz. Canlı balık üretimi yapılıyor burada.
Davar sürüsünün yanından geçerek, derenin akışına vadi içerisinde keyifle yol alıyoruz.
Karşımıza yeni yapılan bir tünel çıkıyor. Işıklandırması olmayan tünelden dikkatle geçiyoruz. Biraz daha ilerleyince karşımızda silahlı iki adam görüyoruz. O arada nabzımız yükseliyor ve arkamdan Suat’ın “Taşdelen, onlar kim?” dediğini duyuyorum. 🙂 Hiç oralı olmadan devam ediyoruz ve yakınlaşınca korucu olduklarını görüyoruz. Rahatlıyoruz doğal olarak ve biraz ileride jandarma kontrol noktasından geçiyoruz.
Buradan sonra Baykan’a 32 km yolumuz kaldı. Saat henüz 9.30 ve çok iyi gidiyoruz.
Ürperten vadide pedal çevirmeye devam…
Yer yer yol yapım çalışması var, yollar epey genişletilmiş burada.
Küçük bir tepeyi aştıktan sonra Baykan’a 22 km kaldığını görüyoruz. Hemen sol tarafta bulunan lokantada çay molası veriyoruz. Burada elemanlarla bol muhabbet edip, çay yanında bisküvi yiyoruz.
Molanın ardından tekrar yola düşüyoruz. Şu an eski yolda pedal çeviriyoruz, ama çok yakında yeni yol yapılacak. Eminim orada gitmek daha kolay olacaktır. Şuan geçtiğimiz hafif çıkışlarda olmayacak o yolda. Daha aşağıda tarihi köprü dikkatimiz çekiyor.
Dağlar arasından ilerliyoruz.
Suat ile keyifle pedal çeviriyor ve Baykan’a çok yaklaşıyoruz. 😉
Etkileyici yol manzaraları ile pedal çevirmeye devam…
Saat tam 11.00 ve Siirt il sınırlarına giriş yaptık. Yeni bir şehirde pedal çevireceğiz. Aynı zamanda turun dördünce şehrine girmiş oluyoruz.
Siirt il sınırlarına girer girmez Baykan’a 6 km kaldığını görüyoruz. Fotoğraf çekip ilçeye doğru devam ediyoruz.
Vadi burada çok daralıyor ve girdiğimiz gibi hızla çıkıyoruz.
Kemerli köprülerden bu bölgede çok var. Suat devam ederken ben durup fotoğrafını çekiyorum. Ardından ona yetişmek için asılıyorum pedallara.
Baykan’a giriş yaptık ve karnımızı doyurmak için bir yer bakıyoruz. Çok geçmeden bir yer bulup ekmek arası yapıyoruz. Amaç karın doyurmak değil mi? Bir şekilde doydu burada da. Yemek yerken sıcak kanlı Baykanlılar ile muhabbet ediyoruz.
Ayrılmadan önce her zaman olduğu gibi burada da hatıra fotoğrafı çekiyorum.
Baykan girişinde tabela olmadığı için fotoğraf çekememiştik. Çıkışta bulunca karşıya geçip fotoğrafı çekiyoruz. Bu sırada bir adam geliyor yanımıza ve ingilizce konuşmaya başlıyor. Tabii çok iyi bilmediğini anladım ve ona ingilizce karşılık vermeye başladım. Bu şekilde çat pat muhabbet bir yerde tıkandı kaldı. Bizde geyik daha fazla uzamadan yola devam ediyoruz.
Baykan ile Ziyaret arası çok yakın olduğu için 20 dakikada varıyoruz. Burada Veysel Karani türbesini görmek için merkeze dönüyoruz. Kalabalık bir yer, bir sürü insan var çevrede. Turist olarak görünmek beni çok rahatsız ediyor. O kadar gerildim ki birkaç kişiye ters cevap vermek zorunda kalıyorum. Durmamızla birlikte iki dakika içinde çevremiz insanlarla doluyor. Özellikle çocuklar çok rahatsız ediyorlar, ama yapacak bir şey yok.
Veysel Karani Hz. Türbesi…
Türbe ve cami aynı avlu içerisinde. Buradan da bir fotoğraf çekiyorum.
Aşağıdaki fotoğraf ise cami ve türbenin giriş kapısı.
Hediyelik eşya satanlar sıralanmış yol boyunca. Bakıyorum bir kaçına ama pek alacak bir şey bulamadım. Çevremizdeki insanlarında yoğun ilgisinden dolayı, bir an önce gitmek istiyoruz buradan. Bir saat kadar zaman geçmiş. Marketten içecek alıp, hemen yola çıkıyoruz.
Ziyaret’ten sonra Siirt’e 40 km yolumuz kalıyor. Tabelada Kurtalan yazıyor ama biz oraya gitmiyoruz. Orası Siirt – Batman yolu üzerinde kalıyor. Biz direkt Siirt’e devam edeceğiz.
Dağların tepesine kurulmuş köyleri izleyerek pedallıyoruz.
Rakım çok düştü ve bu bölgede pamuk görünmeye başladı. Genelde Çukurova’da görünen pamuk burada da var.
Ziyaret’ten çıkalı bir saat oldu ve Siirt – Batman yol kavşağına geliyoruz ve buradan sola dönerek devam ediyoruz. Planımıza göre bugün Siirt’te kalacağız.
Siirt’e son 19 km yolumuz kalıyor. Buradan sonra yol inişler ve çıkışlar ile devam ediyor. Neredeyse buraya kadar rampa aşağı gelmiştik, ama bundan sonra yol daha zorlaşıyor.
Su takviyesi için güzel bir mesire alanında durup, biraz dinleniyoruz.
Uzakta Siirt göründü, ama daha yol uzun. Geçen yıl araç ile gelmiştim Siirt’e ve Batman kavşağından sonra yolun zorluğunu biliyorum. Siirt’e kadar neredeyse hep çıkacağız. Buradan da görünce tekrar hatırladım zaten.
Dağ manzaraları ise yine her zamanki gibi beni benden alıp götürmeye yetiyor.
Saat 15.10 ve biz Siirt’e giriş tabelasının önündeyiz. Şehre giriş yaptık ama daha merkeze çok var. Oraya kadar çıkış devam ediyor.
Giriş tabelasından sonra şehir merkezi tam 40 dakika sürüyor. 🙂 Ve Siirt’den şehir manzaraları…
Burada İsmail’in bizi yönlendirdiği arkadaşları arıyoruz. Biraz bekledikten sonra geliyorlar. Bir şeyler içerken kalacak yer konusunu konuşuyoruz. Burada benim çocukluk arkadaşım Cengiz var. Ben şansımı deneyip onu arıyorum. Siirt’te olduğumu söylüyorum. Sağ olsun gelip hemen alayım diyor ama ben evi bildiğim için gelirim diyerek telefonu kapatıyorum. Ben konaklama işini hallettim. Sıra Suat’a geliyor ve onuda arkadaşların tavsiyesi üzerine uygun bir otele yerleştiriyoruz.
Siirt Valiliği önünde meşhur Siirt fıstığı heykelini görüyoruz. Antep fıstığından daha şişman ve lezzetli bir fıstık. Eminim bir çoğunuz biliyordur.
Bizi karşılayan ve ilgilenen arkadaşlara çok teşekkür ederek ayrılıyoruz. Suat ile sabah buluşmak üzere sözleşiyoruz.
Ben giriş tabelasının olduğu yere kadar geri dönüyorum. Arkadaşımın evi burada çünkü. Yarın tekrar merkeze doğru çıkacağım. Siteye gelip Cengiz’i arıyorum ve çok geçmeden beni kapıda karşılıyor. Birlikte bir şeyler yeyip, geçmiş günleri konuşuyoruz. Ardından akşama kadar vakit geçiriyoruz. Akşam Cengiz’in halı saha maçı varmış. Ben de onu izlemeye gidiyorum. Keyifli dakikalardan sonra eve dönüyoruz ve yarın erken kalkmak üzere uyuyorum.
3.Gün Harita ve Yükselti Tablosu (Tatvan – Siirt); Haritayı büyütmek için lütfen üzerine tıklayınız?
Sevgilerimle…
işte gerçek gezi bu…. her ilin ilçenin yolların,bağların,bahçelerin,doğanın kokusunu alarak gezmek diye buna denir…………..tebrikler…………
Çok teşekkür ederiz, sevgiler…
Senle beraber gezerken şu ana kadar hep tarih kokusu aldım…çok güzel yerlermiş…Batıda batının enkazları varken,doğuda atalarımızın eserlerini görmek ne güzel…keşke romalıların,lidyalıların eserlerine verdiğimiz değerlerin yarısını buralara versek daha anlamlı olmaz mı?…Atalarım han ,hamam,köprü,cami yaparken batılılar tiyatro,heykel yapmış…aradakı anlayış farkı nasıl farklı demi…Buraları insanlara tanıttığın için bisikletine(dahon) ,pedalına sağlık taşdelen…
umarım birgün” selçuklulara sadakat turu düzenlersin” bende buralarda pedal çeviririm…
“Doğaya sahip çıktığımız kadar,tarihimizede sahip çıkmalıyız” diye düşünüyorum….tşk.ler…
Geri izleme:Pedalla Doğu’da 4.Gün (Siirt – Şırnak) – PEDALLA